Datça gezimizden dönerken tesadüfen
keşfettiğimiz bu şahane göl için çeşitli yollar tercih
edebilirsiniz. Aslında burayı biz de keşfetmedik. Datça’dan
Didim’e geçecekken bizi karşılayacak olan sevgili arkadaşım
Ayşegül ve eşi bizi uygun bir yerde beklemek isterken Bafa Gölü’ne
de hep gitmek isteyip gidemedikleri için uğramışlar. Sonra
Ayşegül’ün beni çığlık çığlığa arayıp Gamzeeee harika
bir yer keşfettik kesinlikle görmeniz gerekiyor demesi ve bize bir
fotoğraf atmasıyla olaylar gelişti. Zaten fotoğrafı görünce
şahane bir yer olduğunu ve hemen oraya ışınlanmak istediğimi
hissettim
Bafa Gölü Muğla/Milas karayolu
istikametinde Bafa Kasabası’nın ilerisinde Ege Bölgesi’nin en
büyük gölü. Bir kısmı Söke bir kısmı Milas sınırlarında.
Sanki bir deniz gibi dağların arasında kalmış koskoca bir
güzellikler diyarı. Girişte kurumuş bir zeminin karşıladığı
göl kenarında görünen kayık adeta sanat eseri gibi. Sonrasında
kıvrıla kıvrıla ilerleyen yolda el işi malzemeleri satan tam
olarak Türkçe konuşmayan köylü kadınları görüyoruz.
Sessizlik içinde kıvrılan yollarda harika bir bitki örtüsü,
doğal güzellikler eşlik ediyor bizlere.
Bafa Gölü’nün eskiden Ege
Denizi’nin bir körfezi olduğu söyleniyor. Şu anda denize olan
mesafesi düşünülünce biraz imkansız gözükse de yüzyıllar
içinde Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar ile
bir göl haline geldiğini öğreniyoruz. Gölün çevrelendiği
dağlar ise şeklinden adını alan Beşparmak Dağları. Dağlara
doğru bakıldığında orada bir tarih yatıyor dedirten hafif
ürpertici, fazlaca sessiz bir hali var. Öğrendiğimize göre
dağların içinde Bizans döneminden kalma manastırlar ve bazı
tarihi yapılar da varmış. Göl kenarında bulunan Heraklia
sapağından sapıldığında Gölyaka Köyü karşınıza
çıkıveriyor ki buradan da yürüyüş alanlarını keşfe
çıkabiliyorsunuz. Bizim bu kadar uzun vaktimiz olmaması sebebiyle
zaman kaybetmek istemiyoruz. Biraz daha ileride Kapkırı Köyü var
ki burada dinlenmek, bir kahve molası vermek, güzel Ege insanı ile
sohbet etmek mümkün. Bu köyde Heraklia antik kenti kalıntılarını
da görmek mümkün. Köydeki doğal hayat, harika manzara, aşırı
derecede doğallık bizleri etkiliyor. Burada yaşayan gerçekten
yaşlanamaz dedirten bir güzellik var ki hayranlık içinde
kalıyoruz. Kapkırı Köyü’ne ait bazı efsaneler var ki yaptığım
araştırmalardan en beğendiğimi sizinle paylaşmak isterim
-Bafa Gölü kıyısında bulunan
şimdi Beşparmak Dağları olarak bilinen Latmos Dağı eteklerinde
bir çoban yaşarmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatmaktan
yorgun düşmüş ve bir ağacın altında uyumaya başlamış. Ve bu
sırada Zeus'un kızı Selena onu görmüş ve bir anda bu çobana
aşık olmuş. O ölümsüz, çoban ise ölümlüymüş. Babası Zeus
kızının aşkını anlamış anlamasına da çoban ölümlü olduğu
bu aşka karşı gelmiş.
Selena babasına çobanı çok sevdiğini defalarca söylemiş, ama Zeus hep karşı çıkmış. Bir gün çoban yine yorgun düşüp uyuduğu bir gün onu gelmiş ve dudağından öpmüş. Babası da bunu görmüş ama belli etmemiş çok sevdiği kızı Selena'ya.
Selena babasına çobana aşık olduğunu, ölümsüzlüğünü almasını, ölümlü olarak çobanla evlenmek istediğini belirtmiş.
Zeus sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı ölüm uykusuna yatırmak olduğunu söylemiş. Selena babasının bu teklifini kabul etmiş.
Çoban ölüm uykusunu yatmış. Selena ise hala ölümsüzmüş. Çobanın ruhu gökyüzüne çıkmış ama Selena'ya dokunamamış bile… Babası oyun oynamış güzeller güzeli kızı Selena'ya, yani sözünü tutmamış.
Şimdi her yıl Haziran'ın 15'inde Selena gökyüzündeki dolunayın içine girermiş ve Bafa Gölü'ne bir damla gözyaşı akıtırmış.
Ve Bafa Gölü, Selena'nın gözyaşı ile hırçınlaşır ve o yaz gününde dalgalarla dolu olurmuş.
Bafa Gölü kıyısında oturan Karyalılar, İyonyalılar ve diğer medeniyetler efsaneyi dilden dile anlatmış ve efsane günümüze gelmiş.-
Selena babasına çobanı çok sevdiğini defalarca söylemiş, ama Zeus hep karşı çıkmış. Bir gün çoban yine yorgun düşüp uyuduğu bir gün onu gelmiş ve dudağından öpmüş. Babası da bunu görmüş ama belli etmemiş çok sevdiği kızı Selena'ya.
Selena babasına çobana aşık olduğunu, ölümsüzlüğünü almasını, ölümlü olarak çobanla evlenmek istediğini belirtmiş.
Zeus sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı ölüm uykusuna yatırmak olduğunu söylemiş. Selena babasının bu teklifini kabul etmiş.
Çoban ölüm uykusunu yatmış. Selena ise hala ölümsüzmüş. Çobanın ruhu gökyüzüne çıkmış ama Selena'ya dokunamamış bile… Babası oyun oynamış güzeller güzeli kızı Selena'ya, yani sözünü tutmamış.
Şimdi her yıl Haziran'ın 15'inde Selena gökyüzündeki dolunayın içine girermiş ve Bafa Gölü'ne bir damla gözyaşı akıtırmış.
Ve Bafa Gölü, Selena'nın gözyaşı ile hırçınlaşır ve o yaz gününde dalgalarla dolu olurmuş.
Bafa Gölü kıyısında oturan Karyalılar, İyonyalılar ve diğer medeniyetler efsaneyi dilden dile anlatmış ve efsane günümüze gelmiş.-
Göl kıyısına indiğimizde ise gölün
ve kumların tadına varıyoruz. Kocaman bir kumsal küçük bir
işletme ile bizleri karşılıyor. Bu kumsalın karşısında da
gölün içinde tarihi bir yapı dikkatimizi çekiyor. Kumsal diyorum
çünkü burası göl kenarı gibi değil. Adeta deniz kenarında
hissettiren kum taneleri, göl suyu.. Kısa bir süre önce düğün
yapılmış olduğunu düşündüğümüz alanda buna dair bazı
ekipmanlar hala duruyor. Bize de fotoğraf çekmek için hazırlanmış
alna oluşturmuş oluyor. Adeta bir zaman denizinin içinde
yüzüyorum. Bu sessizlik, bu görüntü alıp götürüyor beni.
Bafa Gölü çevresinde ve Kapkırı
köyünde pansiyonlara ait cafelerde yemek yiyebilir çay kahve
molası verebilirsiniz. Buraya gelip yılan balığı yemeden
dönülmemesi tavsiye edilenler arasında. Bir de Çeri Restoranda
güzel bir kahvaltı. Çeri Restoran Bafa Gölü’ne gelenlerin sık
tercih ettiği güzel bir mekan. Bu sebeple de oldukça kalabalık
oluyor. Erken davranıp göl kenarında bir yer bulabilmek önemli
Diyor ki Çeri Restoran ; Kaçan balık büyük olur kaçamayan
Çeride ızgara olur Çeride
yapılan harika bir kahvaltı ile aklımız burayı adım adım
keşfetmekte kalarak buradan ayrılıyoruz. Tarihi dokusu,
keşfedilecek pek çok yeri ile Bafa Gölü sizleri bekliyor. Bizim
göremediğimiz ve Bafa Gölü’ne 1,5 saatlik bir mesafede yer alan
Yediler Manastırı en eski manastırlardan bir tanesi. Biz bir daha
keşif yapmak için kendimize söz vererek ayrılıyoruz.
Tekrar gelebilmek görebilmek
umudumuzla.
Sevgiler Gamze’den.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder