20 Haziran 2017 Salı

Kıbrıs Gezi Rehberi, Yavru Vatan Keşfi


                                         Gazimagusa/Lefkoşa Yolu
Kıbrıs tatili diye bahsedildiğinde aklınızdaki otele kapanıp kalmalı tatili bir yana  bırakıp Kıbrıs'taki neleri keşfederim diye düşündünüz mü hiç? Açıkçası Pegasus Havayolları Kıbrıs için bilet kampanyası yapmamış olsaydı, Kıbrıs için  bir gezi planı yapacağımı sanmıyorum. Fırsat ayağımıza geldi ve biz de değerlendirdik,  işte o vakit araştırmalar başladı :) Açıkçası her şey son dakika gerçekleşti. Uçak  bileti hariç, diğer planlamalar son gün yapıldı desem inanın  bana, şanslıyım her şey yolunda gitti. Öncelikli olarak Kıbrıs için bilmeniz gereken bazı önemli noktalardan bahsetmek istiyorum.

  • Kıbrıs'a her Türk vatandaşı TC kimliği ile giriş yapabiliyor, sadece havaalanında tekrar kimlik kontrolü yapılıyor ve Dış Hatlar Terminalinden pasaport kontrol kısmından 2. Kimlik kontrolü (Pegasus için B15/16 Kontuarları)  ile Kıbrıs  giriş  belgesi alıyorsunuz. Belgeyi kaybetmeyin, tekrar sorgulanıyor ve kontrol edilerek giriş  çıkış  sağlanıyor.
  • Eğer Kıbrıs  için kısa süreli bir gezi planı yapıyorsanız mutlaka araba kiralayıp gezin. Benzin oldukça ucuz olduğundan çok rahat edeceksiniz. Araç kiralama için  mail ile rezervasyon yapmamıza rağmen, orada ilgili kişilerin karşılama yapmaması sebebiyle başka bir firmadan araç kiraladık, zaten çıkışta pek çok firma sizi bekliyor olacak, istediğinizden güvenli bir şekilde kiralayabilirsiniz. Ortalama bir araç fiyatı da günlük 100 TL. Sadece şu var ki en az 3 günlük kiralama oluyor, bu sebeple direkt havaalanında kiralamak mantıklı. Kıbrıs’ta trafik sağ şeritten akıyor, yani direksiyon sağda J Başlangıçta alışmak zor olsa da alışılıyor, ayrıca yollar tek şerit ve yol boyu radar var, çok yadırgadım bunu, hız limiti 65/75, çok çok yavaş bir gezi sizi bekliyor J
  • Amaç adım adım gezmek ise kaldığımız yerin pekte önemi yok diyenlerdenseniz, makul fiyatlarda ve denize sıfır pek çok otel bulmanız mümkün, biz 3 gün 2 gece Jasmin Court Hotel ve Casino' da 498 TL' ye konakladık, dağ manzaralı oda tercih ederseniz fiyat düşüyor (418 TL). Ama deniz manzarası da aradaki küçük farka değiyor, acımayın JSabah uyandığınızda masmavi bir denizi karşınızda görmek bile yetecek.
  • Para olarak Türk  Lirası geçerli,  alkol ve sigara çok çok ucuz, özellikle Duty Free yerine Off Licence yazan büfelerden alım yaparsanız epey kardasınız.
    KKTC olarak resmi dil Türkçe, sadece K'ler G olarak söyleniyor  ki oldukça tatlı bir konuşmaları var.
    Hava koşulları ise Nisan ayı itibariyle Türkiye 'ye göre oldukça sıcak, ki bu sene (2017) memlekete yaz gelmediğini düşünürsek, Mayıs ayı için denize girme imkanı rahatlıkla bulduk, denize girecekmiş gibi plan yapılmasını öneririm.
    Gelelim Yavru Vatan’ı nasıl keşfettiğimize :)
    Gezmek istiyorsanız otel tercihinizi Girne'de yapın derim, ulaşım bu şekilde çok daha rahat sağlanıyor ve Girne iyi bir destinasyon, bizim otelimiz Girne merkeze 5 dk. mesafedeydi ve rahatlıkla her yeri gezebildik.
    Cuma akşamı yol yorgunluğu ve miskinlik ile geçti,  otelimiz içinde bulunan Babaçakka Restaurant' ta güzel bir akşam yemeği ile sakin geçirdik. Babaçakka’da 12 meze ve ana yemek ile birlikte sunulan fix menü fiyatı 65 TL. Çupra, Levrek gayet lezizdi, mezeler de doyurucu güzel, sıcacık köy ekmeği ile oldukça güzel oluyor.
    1. Gün  gezimize Gazimağusa  yani Lagamusta ile başlamaya karar verdik, en uzak noktaları bitirerek günü iyi değerlendirmek amacımızdı. Yol boyu kuruyan saman balyaları dikkatimizi çekti,hatta durup harika fotoğraflar bile çekildik
    J
      İlk durağımız Barnabas Kilisesi oldu, Barnabas ( Sümela'yı rüyasında gören havari) isimli Kıbrıslı havarinin evinin de olduğu tarihi mekan. İçeride kazılar sonucu bulunan döneme ait pek çok eşyanın sergilendiği bir de müze bulunuyor. Müze ve kiliseye giriş 7 TL.



Barnabas Kilisesi


 2. Rotamız olan Salamis Antik Kenti' ne doğru yol aldık, Salamis Harabeleri olarak da bilinen antik kente giriş ücreti 7 TL, daha girişte bir güzellikler diyarına adım attığınız hissediliyor, orada tanıştığım bir rehberden aldığım bilgiye göre, kentin zirve noktasından denize bakıldığında, yaklaşık 500 metrelik alan sonrasında denizin içinde de bu kentin devamının olduğunu öğreniyorum ve adeta büyüleniyorum,  bazen deniz çekildiğinde görünebilir hale geldiği de rivayetler arasında,
Salamis Antik Kenti
Salamis Antik Kenti küçük bir Efes gibi, denizcilik hakim ve çeşitli noktalarda kaya tırmanışı yaparak güzel manzaralar yakalayabiliyoruz.  Antik tiyatrosu, kafasız heykelleri, günümüze kadar gelen harika sütunları ile tam bir tarihi şölen yaşatıyor.

Salamis Antik Tiyatrosu


Burada kendinizi tarihin içinde görebiliyor ve adım attığınız her yerde bir iz olduğunu anlıyorsunuz.

Salamis Antik Kenti 
Salamis Antik Kenti'nde uzun zaman geçirdikten sonra rotamızı yakındaki Lala Mustafa Paşa Camii' ne çeviriyoruz. Asıl adı St.Nicolas Katedrali. Osmanlı döneminde minare eklenerek camiye dönüştürülmüş bir yapı.  


                                                      St.George Grek Kilisesi

Lala Mustafa Paşa Camii dış görünümü oldukça heybetli, hemen yanında bulunan kafeteryalar buraya gelen turistlerin dinlenme mekanı haline gelmiş, camiden çıkıp sola doğru yürüdüğünüz zaman St. George Grek Kilisesi diye yine heybetli fakat kaderine terk edilmiş bir yapı karşınıza çıkıyor olacak, mutlaka görün, oldukça güzel bir yapı. Hemen yanında da Simeon Kilisesi bulunuyor.  Buraya gelirken yolda görünen fakat şu anda otopark olarak kullanılan bazı tarihi alanlar da var, Venedik Sarayı kalıntıları bunlardan bir tanesi.
Gazimağusa oldukça tarihi bir ilçe,  buradan dönerken İskele Karpaz yolunda denize girme imkânınız da var. Hatta vaktiniz varsa Bafra'yı mutlaka ziyaret edin, burada Altın Kum Plajı çok methediliyor. Bizim zamanımız kısıtlı olduğundan gidemedik.
Dönüşte Lefkoşa'ya yani Nicosia’ya uğruyoruz. Burada da Cumhuriyet Parkı ve ilerisinde hala yapım aşamasında olan Rauf Denktaş kabir anıtını ziyaret ediyoruz. Görevli  polis yıllardır Rauf Denktaş'a hizmet ettiğini ve kabir anıtı bitene kadar devam edeceğini anlatıyor ve Cumhuriyet Parkı’nda bulunan Kıbrıs Savaşı anıtı ve sancaklardan da bahsediyor, bilgileri aldıktan sonra rotamızı otelimize gitmek üzere  Girne'ye yani Kyrenia’a çeviriyoruz.
Girne akşam başka güzel,  oldukça hareketli. Eski Liman'da pek çok  restoran ziyaretçilerini bekliyor, biz  Canlı  Balık  Restoran’ı tercih ediyoruz.
Girne Kordon'da yürüyüş  yapabilir, belediye binasının hemen önünde bulunan Publarda biranızı yudumlayıp Girne akşamının tadını çıkarabilirsiniz, teknede canlı müzik yapan kafeleri de oldukça güzel.
Kıbrıs'taki son günümüzü ise sabahın en erken saatlerinde başlatarak dolu dolu geçirmek istiyoruz, sabah deniz bir harika, mutlaka kimseler uyanmadan denize girin ve tadını çıkarın.

Bellapis Manastırı Seyir Alanı


Kahvaltımızı yapıp otelimizden erkenden ayrıldıktan sonra hedef Bellapais Manastırı. Bellapais Manastırı tam bir seyir noktası, Beşparmak Dağları’nın eteklerine kurulmuş, Fransızca  'Abbasi de la Paix ' yani Barış  Manastırı anlamında.
                                               Bellapis Manastırı
Hala uluslararası konserlerin verildiği oldukça kültürel bir tarihi yapı, çiçekli bahçesi, muhteşem Girne manzarası ile ziyaretçi akınına uğruyor. Öyle ki kuzey sahiplerinin tümüne hükmeden görüşü ve harika dağ manzarası büyüleyici. Gotik sanatın şaheseri ve Yakın Doğu 'daki en güzel örneği olarak tanımlanıyor.


                                                          Hilarion Kalesi

İkinci durağımız ise Hilarion Kalesi, Lefkoşa Girne yolu üzerinde Hilarion köyüne doğru tepeye çıkıyorsunuz,  araç  ile çıktıktan sonra 7 TL ile giriş yapıp yaklaşık 312 metrelik bir tırmanışa hazır olun. Tabi bu tırmanış esnasında harika manzaralar ve tarih sizin yanınızda olacak, yukarı gelmeden Limonata Kafede taze sıkım limonatanızı balkon manzarasında içmenizi tavsiye ederim. Zirveye çıkana kadar size epey enerji vermiş olacak :) Yukarı doğru çıkarken malzeme odaları, gözetleme kuleleri dikkatinizi çekecek, ve Kraliyet Sarayı,  ayrıca  su sarnıçlarını da görmek mümkün. Sindire sindire gezmekte fayda var, zirveye ulaştığınızda dilek ağacı ve muhteşem Girne manzarasında derin bir nefes alın, bu yolun inişi  de var, çıkış kadar zor olmasa da koştur koştur inerek Hilarion Kalesi maceramızın sonuna geliyoruz.
Hilarion Kalesi Zirve


3. Durağımız Lefkoşa'da bulunan Barbarlık Müzesi’ni ziyaret edeceğiz. Bir gün önce uğradığımız zaman kapalı olduğu ve yaz sezonunda sabah 8/14 çalıştıklarını öğreniyoruz ve bu sebeple kapanmadan gidiyoruz.  Barbarlık Müzesini anlatırken kelimelerin yetersiz kalacağını, gezerken ürpereceğinizi belirtmek isterim. Burası Kıbrıs /Rum olaylarının   en derin izlerini taşıyan bir ev. Subay Doktor Nihat İlhan'ın evi. Doktor Nihat  İlhan görevde olduğu gece Rum çetelerinin evi basıp eşi ve 3 çocuğunu taradıkları ev burası. Şimdi müze..  O akşama dair tüm gerçeklerin sergilendiği korkunç bir müze. Olayın yaşandığı aksam banyo küvetine saklanan Mürüvvet İlhan ve 3 çocuğunun banyoda öldürülmesi sonunda olay tarihe ‘Banyo Katliamı’ olarak geçmiş.

Odalarda kurşun izleri ve banyo tuvalette kan izlerini görmek hala mümkün, o gecenin izlerinin yanı sıra o dönemlere ait pek çok fotoğraf diğer odalarda sergileniyor. Kurşun izleri siyah çerçeve ile belirtilmiş,  burada Doktor Nihat'ın ailesi ile birlikte o akşam öldürülen misafirler de var. Hepsi için bahçede bir anıt yapılmış,  mutlaka ziyaret etmenizi öneriyorum.

Dönüşe az bir zaman kala Girne’ye geri dönüp son ziyaret noktalarını da tamamlamak istiyoruz. Girne Kalesi hemen sahilde alt tarafta bir girişi bulunuyor, dışarıdan bakıldığında sanki hiçbir şey yok gibi görünen kalenin içi tam bir tarih müzesi. Giriş ücreti yine 7 TL J Ayrıca Kıbrıs’ta mzüekart geçerli değil merak edenler için J

Kalenin denize bakan açık alanında denizi ve yat limanını seyredalabilir,ardından yukarıda bulunan kilise ve diğer yapıları gezebilirsiniz. Lüziyan İşkence Odaları oldukça ilgimi çekmişti, o zamanlar yapılan işkence yöntemlerinin canlandırmasının da yapıldığı çocuklar için uygun olmayan bir müze burası.

Kalenin tepesinde ise Batık Gemi Müzesi, yani Shipwreck bulunuyor. Burası da oldukça ilginç bir müze. Yaklaşık 50 yıl önce Girne’den batık geminin kalıntıları çıkarılmış ve kalede sergilenmeye başlamış. Geminin gövdesinin de sergilendiği üst kısma çıkmayı unutmayın.

Peki Kıbrıs’ta Neler Yemeli ?

Meşhur Şeftali Kebabı mutlaka denenmeli, içinde şeftali yok merak etmeyin J Şef Ali’nin Kebabı olduğundan adı böyle, bol soğan,maydanozlu hazırlanan köfteler zara sarılarak hazırlanıyor. Oldukça lezzetli. Fiyatlar 26/28 TL olarak değişebiliyor.

The George isimli mekanda sunulan 2 çeşit bol malzemeli tabaklar var J Biri deniz ürünleri, diğeri ise tavuk, nugget ürünleirni kapsıyor. Oldukça doyurucu ve Fiyatlar da makul. 1 tabak fiyatı 35 TL. Ama bu atabk ile rahatlıkla 2 kişi doyacaktır.

Hellim Peyniri yemeden zaten dönmeniz mümkün değil, her otelin sabah kahvaltısında vardır sanırım Hellim kızarmış peyniri J Ayrıca akşam yemeklerinde de meze olarak getiriyorlar genelde.

Babaçakka’da deniz manzarasında sakin ve huzurlu bir akşam yemeği yemenizi de tavsiye ediyorum. Burada da 2 kişi yaklaşık 120 TL ile bol mezeli, güzel bir akşam yemeği yemeniz mümkün.


Instagram: @gamzenika

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Bolu Yedigöller 'de Nelere Dikkat Etmeli, Ne Yapmalı?




Cennet demenin yetersiz kaldığı Yedigöller'i ilkbaharda tekrar ziyaret  ediyoruz.  Bu kez hedef sadece Yedigöller.
İzmit 'ten çıktıktan  sonra 1.5 saatlik bir yolculuk sonrası  Bolu'dan Yedigöller  Milli Parkı yoluna girip yukarı  doğru çıkan köy  yollarından devama ediyoruz. Doğanın uyanışı ile birlikte tüm canlılar uyanmış,  hepsi mis bir ilkbahar havasında bizi karşılıyor.  Yol boyu gördüğümüz tüm  güzelliklerde durup temiz havayı  içimize çekiyoruz,  bu sırada dere şırıltısı,kuşların adeta dans içinde şarkı söylemesi ve tüm  çiçeklerin güneşe gözlerini açması gibi pek çok doğa olayını izlemek ve hayran kalmak mümkün. Bunları da görmezden gelmeyin. Mutlaka kendinize seyir vakti ayırın.

İlk durağımız çay içebileceğimiz köylü tezgahları. Bir önceki seyahatimizde tanıştığımız Mehmet amca ve Hatice teyze çiftini ziyaret ediyoruz.  Tavşan kanı bir çay  ve güzel bir sohbet ile dönüşte kuzinede pişmiş patates yeme sözüyle yolumuza devam ediyoruz.

Buradan sonra Yedigöller için oldukça az bir mesafede var. Milli park içinde belli bir alana kadar araç ile girmek mümkün.  Fakat ilk gölü gördükten sonra kesinlikle yürüyüş yapmaya başlayın derim. Zaten buraya gelmekteki amacımız da tamamen doğanın tadına varmaksa adım  adım  keşfetmekte fayda var.

Yedigöller Milli Parkı'nda yeme içme alanı oldukça sınırlı, gerek olduğunu da düşünmüyoruz.  Bu sebeple sırt çantalarını sevdiğiniz atıştırmalıklar ile doldurmanız önerilir. Ayrıca hava şartlarına göre piknik yapmanız da mümkün.  Bunu da öneririm.  Çıkınları serip ormanın ortasına kurulmak oldukça keyifli olacak.
Yedigöller Milli Parkı bünyesinde Büyükgöl,Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olmak üzere  7 göl  var. Ve hepsi yürüyüş parkuru içinde. Yol boyu büyülenerek gezeceğiniz doğa harikası göller ve dahası.  İnanılmaz bir iklim, harika bir bitki örtüsü  ve canlılar diyarı.. Adım adım  keşfedin demem de bundan.. Adım attıkça sizi karşılayan güzelliklerin farkına varacaksınız.



Peki Yedigöller Milli Parkı'nda neler yapmalı nelere dikkat etmeli ?

☆Kesinlikle doğa aktivitelerine uygun, rahat hareket edebileceğiniz kıyafetler tercih edin,özellikle spor ve yürüyüş ayakkabısı giyin.
☆Araç  ile içeri alana giriş  ücreti  12 TL,  tabi ki araç park alanını iyi belirlemekte fayda var, sonuç  olarak uzun bir yürüyüş parkuru sizi bekliyor, kamp kurulacak ise kamp alanına eşya taşımak adına yakın park alanı tercih edilmelidir.
☆Balık tutmayı sevenler için öneri,  av yasağı olmayan 2 adet göl var, tatlı  su kefali çıkıyor,  biz birkaç kişiye denk geldik, oldukça iri kefaller yakalamışlardı;)
☆Yol boyu gördüğünüz tüm güzellikler için durup fotoğraf alın, bir daha aynı şekilde görmek mümkün olamayacak.
☆Yedigöller Milli Parkı'na gelmeden evvel kurulmuş olan köylü tezgahlarında güzel bir çay için, közde patates yiyin,haşlanmış mısır deneyin.
☆Bu tezgahlarda satılan kuru yoğurt dedikleri peynir tarzında Bolu'ya has süt  ürününü,köy  peyniriniye, Bolu patatesin, yöreye has kızılcık tarhanasını,köy yumurtası, köy tereyağı,bal  almadan dönmeyin
☆Gezi boyunca açlığınızı yatıştırmak için tüketebileceğiniz kaliteli besinler bulunan bir çanta size eşlik ediyor olsun,sumarım taşımarık gerek yok her yer içilebilir şu kaynağı 😊hatta evinize götürmek için  şişe  alın :)
☆Mevsim ne olursa olsun Karadeniz iklimi biraz serin,mutlaka önlem  alın ,hatta anlık yağmur yağabiliyor,şemsiye ve yedek kıyafet taşımak faydalı
☆Fotoğraf çekimi için oldukça elverişli bir bölge, yedek makine ve sarj bulundurun
☆Biz gittiğimizde Vodafone hat kesinlikle çekmiyordu, önemli bir işiniz veya iletişim kurma durumunuz varsa bunu da atlamayın
☆Kalabalık tatil günlerinde gezinizden pek bir tat alamayabilirsiniz  (resmi tatiller), daha sakin zamanlarda tercih edilmesini öneririm
☆Kamp kurma niyetiniz varsa sıkı bir hazırlık yapmanız gerekiyor, mutlaka çadır malzemeleri ve kamp için detaylı  bir hazırlık yaparak planlı ilerleyin.

Dönüşte Mehmet amcanın mekanında bol vakit geçirecek şekilde zaman ayarlaması yaparak ayrılıyoruz.  Közde patates,köy yumurtası,peynir,çay ile harika bir köy sofrası ile karnımızı doyuruyoruz.  Sohbet için diyecek sözüm yok,  pahabiçilmez..

 Tüm  güzellikleri ile Yedigöller cennetinden bir dahaki sefere kamp kurma hayalleri ile ayrılıyoruz, şimdiden kamp kurma araştırmaları ve ekibi de hazırlanıyor. Gerçekleştiğinde detaylı bilgi veriyor olacağım,

Beni ve daha fazlasını instagram hesabımdan takip edebilirsiniz,
👉 @gamzenika ♧

Keyifli ve bol seyahatli günler ♡ :)

26 Mart 2017 Pazar

Bafa Gölü Gezi Rehberi, Nasıl Gidilir, Neler Yapılır ?


Datça gezimizden dönerken tesadüfen keşfettiğimiz bu şahane göl için çeşitli yollar tercih edebilirsiniz. Aslında burayı biz de keşfetmedik. Datça’dan Didim’e geçecekken bizi karşılayacak olan sevgili arkadaşım Ayşegül ve eşi bizi uygun bir yerde beklemek isterken Bafa Gölü’ne de hep gitmek isteyip gidemedikleri için uğramışlar. Sonra Ayşegül’ün beni çığlık çığlığa arayıp Gamzeeee harika bir yer keşfettik kesinlikle görmeniz gerekiyor demesi ve bize bir fotoğraf atmasıyla olaylar gelişti. Zaten fotoğrafı görünce şahane bir yer olduğunu ve hemen oraya ışınlanmak istediğimi hissettim.




Bafa Gölü  Muğla/Milas karayolu istikametinde Bafa Kasabası’nın ilerisinde Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. Bir kısmı Söke bir kısmı Milas sınırlarında. Sanki bir deniz gibi dağların arasında kalmış koskoca bir güzellikler diyarı. Girişte kurumuş bir zeminin karşıladığı göl kenarında görünen kayık adeta sanat eseri gibi. Sonrasında kıvrıla kıvrıla ilerleyen yolda el işi malzemeleri satan tam olarak Türkçe konuşmayan köylü kadınları görüyoruz. Sessizlik içinde kıvrılan yollarda harika bir bitki örtüsü, doğal güzellikler eşlik ediyor bizlere.
Bafa Gölü’nün eskiden Ege Denizi’nin bir körfezi olduğu söyleniyor. Şu anda denize olan mesafesi düşünülünce biraz imkansız gözükse de yüzyıllar içinde Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar ile bir göl haline geldiğini öğreniyoruz. Gölün çevrelendiği dağlar ise şeklinden adını alan Beşparmak Dağları. Dağlara doğru bakıldığında orada bir tarih yatıyor dedirten hafif ürpertici, fazlaca sessiz bir hali var. Öğrendiğimize göre dağların içinde Bizans döneminden kalma manastırlar ve bazı tarihi yapılar da varmış. Göl kenarında bulunan Heraklia sapağından sapıldığında Gölyaka Köyü karşınıza çıkıveriyor ki buradan da yürüyüş alanlarını keşfe çıkabiliyorsunuz. Bizim bu kadar uzun vaktimiz olmaması sebebiyle zaman kaybetmek istemiyoruz. Biraz daha ileride Kapkırı Köyü var ki burada dinlenmek, bir kahve molası vermek, güzel Ege insanı ile sohbet etmek mümkün. Bu köyde Heraklia antik kenti kalıntılarını da görmek mümkün. Köydeki doğal hayat, harika manzara, aşırı derecede doğallık bizleri etkiliyor. Burada yaşayan gerçekten yaşlanamaz dedirten bir güzellik var ki hayranlık içinde kalıyoruz. Kapkırı Köyü’ne ait bazı efsaneler var ki yaptığım araştırmalardan en beğendiğimi sizinle paylaşmak isterim
-Bafa Gölü kıyısında bulunan şimdi Beşparmak Dağları olarak bilinen Latmos Dağı eteklerinde bir çoban yaşarmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatmaktan yorgun düşmüş ve bir ağacın altında uyumaya başlamış. Ve bu sırada Zeus'un kızı Selena onu görmüş ve bir anda bu çobana aşık olmuş. O ölümsüz, çoban ise ölümlüymüş. Babası Zeus kızının aşkını anlamış anlamasına da çoban ölümlü olduğu bu aşka karşı gelmiş.
Selena babasına çobanı çok sevdiğini defalarca söylemiş, ama Zeus hep karşı çıkmış. Bir gün çoban yine yorgun düşüp uyuduğu bir gün onu gelmiş ve dudağından öpmüş. Babası da bunu görmüş ama belli etmemiş çok sevdiği kızı Selena'ya.
Selena babasına çobana aşık olduğunu, ölümsüzlüğünü almasını, ölümlü olarak çobanla evlenmek istediğini belirtmiş.
Zeus sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı ölüm uykusuna yatırmak olduğunu söylemiş. Selena babasının bu teklifini kabul etmiş.
Çoban ölüm uykusunu yatmış. Selena ise hala ölümsüzmüş. Çobanın ruhu gökyüzüne çıkmış ama Selena'ya dokunamamış bile… Babası oyun oynamış güzeller güzeli kızı Selena'ya, yani sözünü tutmamış.
Şimdi her yıl Haziran'ın 15'inde Selena gökyüzündeki dolunayın içine girermiş ve Bafa Gölü'ne bir damla gözyaşı akıtırmış.
Ve Bafa Gölü, Selena'nın gözyaşı ile hırçınlaşır ve o yaz gününde dalgalarla dolu olurmuş.
Bafa Gölü kıyısında oturan Karyalılar, İyonyalılar ve diğer medeniyetler efsaneyi dilden dile anlatmış ve efsane günümüze gelmiş.-



Göl kıyısına indiğimizde ise gölün ve kumların tadına varıyoruz. Kocaman bir kumsal küçük bir işletme ile bizleri karşılıyor. Bu kumsalın karşısında da gölün içinde tarihi bir yapı dikkatimizi çekiyor. Kumsal diyorum çünkü burası göl kenarı gibi değil. Adeta deniz kenarında hissettiren kum taneleri, göl suyu.. Kısa bir süre önce düğün yapılmış olduğunu düşündüğümüz alanda buna dair bazı ekipmanlar hala duruyor. Bize de fotoğraf çekmek için hazırlanmış alan oluşturmuş oluyor. Adeta bir zaman denizinin içinde yüzüyorum. Bu sessizlik, bu görüntü alıp götürüyor beni.  





Bafa Gölü çevresinde ve Kapkırı köyünde pansiyonlara ait kafelerde yemek yiyebilir çay kahve molası verebilirsiniz. Buraya gelip yılan balığı yemeden dönülmemesi tavsiye edilenler arasında. Bir de Çeri Restoranda güzel bir kahvaltı. Çeri Restoran Bafa Gölü’ne gelenlerin sık tercih ettiği güzel bir mekan. Bu sebeple de oldukça kalabalık oluyor. Erken davranıp göl kenarında bir yer bulabilmek önemli Diyor ki Çeri Restoran ; Kaçan balık büyük olur kaçamayan Çeride ızgara olur Çeride yapılan harika bir kahvaltı ile aklımız burayı adım adım keşfetmekte kalarak buradan ayrılıyoruz. Tarihi dokusu, keşfedilecek pek çok yeri ile Bafa Gölü sizleri bekliyor. Bizim göremediğimiz ve Bafa Gölü’ne 1,5 saatlik bir mesafede yer alan Yediler Manastırı en eski manastırlardan bir tanesi. Biz, bir daha keşif yapmak için kendimize söz vererek ayrılıyoruz.
Tekrar gelebilmek görebilmek  umudumuzla.
Sevgiler Gamze’den.

Pazar Mutlulukları





Hafta sonunuzu doğada geçirmek.. Çiçek böcek kuş ne varsa hissetmek. Yoğun bir iş temposunun ardından rahatlatıcı etkisi yüksek akyivitelerden biridir. Yaşam dediğimiz stres topu. Özellikle çalışma hayatının yoğun temposu bizleri sürekli sosyalleşme isteği ile dolduruyor. Haftaiçi geçirdiğimiz yoğun dakikalarda ne kadar çok pozitif hayal kurarsak o kadar rahatliyoruz. Şöyle düşünün; sürekli olarak stresli bir ortamda stresli insanlarla negatif görüşmeler sorunlar üzerinde konuşmalar yapıyorsunuz.. Beyin otomatik olarak buna adapte oluyor ve vücutta geriliyor. Bu durumda yapmamız gereken aslında bir parça huzurlu dakikaları hayal etmek. Devir teknoloji devri. Şimdi bakıyorum sosyal medyada böyle huzur dolu fotoğraf paylaşımı yapıp pozitif düşünceye sevk eden bir sürü insan var. Evet bazen abartıp bu insanlara özenip bor adım atmadan olumsuzluklara kapılsakta iyi bir takip ile gaza gelip adım atma ihtimalimiz de yüksek. Açıkçası örnek alıp kendimizi pozitif düşünceye sevk etmek bizler için iyi olacaktır
Bir pazar günü hava puslu gözükse de açacak olan güneşin umuduyla evde kahvaltı hazırlığı yapıyorum. Sepetimi hazırlayıp deniz kenarında bir ev kahvaltısı yapmak niyetindeyim.. Muhteşem manzaralı yerimize konuşlandık fakat daha softamızı hazırlarken üşümeye başladık.. Mart ayının sonları olmasına rağmen nasıl bu derece ayaz olabiliyor gerçekten anlamıyorum :)) dışarda ev kahvaltısı yapmak güzeldir.. Güneşli günlerde piknik yapmak rahatlatır.. Piknigimizi donarak yapmış olsakta keyfini çıkarıyoruz..
Güzel bahar günlerinde erken uyanıp kendimizi dışarı atmak kafamızdaki olumsuzlukları atmamıza yardımcı olacaktır.. Alın yanınıza çayınızı kahvenizi ve kitabınızı.. Bırakın doğanın sessiz güzelliğine.. Bakın nasıl iyi gelecek.



İzmit'te bunları yapabileceğiniz gayet güzel ortamlar var ;
İzmit/Gölcük sahil yolu
Sekapark
60 evler Harikalar Diyarı
Tütünçiftlik sahili
Maşukiye
Sapanca
İzmit Marina bunlardan bazıları.

Ayrıca Kartepe yolunda ve kartepede de sizi rahatkatacak keyiflendirecek güzel mekanlar var
Haydi çıkın evden :))
Kaçırmayın güzel zamanları:)

Haydi sokaklara 💃💃


25 Mart 2017 Cumartesi

ŞANLIURFA’NIN SAKLI CENNETİ HALFETİ, KAYIP ŞEHİR








Şanlıurfa’nın Saklı Cennetidir Halfeti..Kayıp Şehir diyenler de var. Gaziantep şehrimize daha yakın olmasına rağmen Şanlıurfa’ya bağlı, ama bir kısmı Antep topraklarında, paylaşılamayacak kadar güzeldir.

Öncelikli olarak ulaşımdan bahsetmek istiyorum. Şanlıurfa otogardan her yarım saatte bir Halfeti minübüsleri  hareket ediyor. Fakat bu şekilde bir tercih yapıyorsanız yolculuğunuzun epey uzun (3 saat) ve köylerden geçerek hem keyifli hem de biraz zorlu olduğunu bilmenizi isterim. Tavsiye ederim ki araç kiralayarak gezi kontrolünüzü elinize alın J İstediğiniz zaman diliminde istediğiniz yerde olabilirsiniz.

Şanlıurfa’dan 112 km’lik bir yolculuk ile Halfeti toprakların ayak basmış bulunuyoruz. Yeni Halfeti karşılıyor öncelikle bizleri. Yukardan gördüğümüz manzara karşında hayranlığımızı da gizleyemiyoruz. İnanılır gibi değil. Neden yerli ve yabancı turistlerin bu kadar ilgisini çekiyor belli.

Halfeti’nin ilginç bir hikayesi var aslında. Birecik Barajı’nın yapılmaya başlaması ile Halfeti halkını saran bir telaş. Güzel Halfeti bu kadar sıcak bir memleket için oldukça yeşil, meyve bahçeleri, doğal kaynakları ve harika kuş çeşitleri ile doğal hayatın hüküm sürdüğü bir yermiş. Birecik Barajı yapıldıktan sonra sular altında kalan evler ile birlikte 15 km uzaklıkta yeni yerleşimler kurulmaya başlamış, bir nevi taşınma gerçekleşmiş.  Urfa’ya has taş mimarisi evlerin, cami, okul gibi yapıların sular altında kalması ile de kriz fırsata çevrilmiş ve turizm cenneti haline gelmiş. Sular altında kalan yapıları görmek, bu yapılar üzerinde tekne turu yapmak, bir de batık kent ziyaretleri derken gerçekten görülesi bir yer halini almış. Halkın sıcakkanlı, içten tavırları, misafirperverlikleri ise inanılmaz. Ben ilk gittiğimde tanıştığım tekneci Salih amcayı her gittiğimde ziyaret ettim ve hatta eşinin nazik ev ziyareti de Halfeti manzaralı evini merakımdan geri çeviremedim J. Evimiz çok yıldızlı bir otel demişti hiç unutmamJGerçekten harikaydı. Akşamları gökyüzünde yıldız şöleni yaşanıyormuş J

Halfeti’de Neler Yapılır?

Tekne turu ile baraj gezintisi yapmadan dönmeyin. Özellikle Fırat Nehri’nin altında kalan mimari yapıları bu gezintide keşfedeceksiniz. Tekne turu fiyatları da oldukça makul, küçük tekne 60 TL ve büyük tekneler 120 TL fiyatlara kiralanabiliyor. Grup sayısına göre dilediğinizi kiralayabilirsiniz. Ayrıca benim gibi bir Salih amca bulup tekne turunuzu daha konforlu hale de getirebilirsiniz J






Batık Kentte mola verin. Hem çayınızı içip piknik yaparken, ardından batık kentteki terk edilmek zorunda kalınmış evleri ziyaret edin. Her birinin içinde dolaşırken bir zamanlar ne hayatlar gördü düşünecek, etkileneceksiniz.




Bol bol fotoğraf çekin.





Vaktiniz bol ise 1 gece konaklayabilir, tertemiz bir sabaha uyanabilirsiniz. Uyandığınızda sadece kuş sesleri sabahınıza eşlik ediyor olacak.

Yürüyüşler yapın, harika hayvanlar özellikle kelebek ve kuşlar size eşlik ediyor olacak. Derelerden geçerek keşfedin Halfeti’yi. Çekem Mahallesi ve Savaşan Köyü’nü de ziyaret edin. Buralarda yaşayan insanların ne kadar misafirperver olduklarını göreceksiniz.

Halfeti’nin meşhur siyah güllerinden bir fidan alıp yetişmek üzere götürebilirsiniz. İklimsel olarak yetişeceğini sanmasak da almadan duramıyoruz. Siyah Gül oldukça koyu, siyaha yakın bordo bir güldür ki sadece Halfeti’de yetiştiği söyleniyor.

Rum Kalesi’ni ziyaret edin. Rum kalesine çıkıldığında tüm Halfeti ayaklarınızın altında harika bir görüntü sizleri bekliyor olacak.

Asma Köprü’yü kullanarak karşıya geçin ve köprüde fotoğraflar çekilin. Halfeti Gerdanı olarak da bilinen köprü Halfeti Kaymakamlığı tarafından yapılmış. Etrafı yemyeşil, cıvıl cıvıl. Burada suya atlayan çocukların eğlencesini izleyin, ne kadar mutlular, denizsiz memleket olabilir ama biz suyu bulduk mu atlarız der gibiler J

Aziz Nerses Kilisesi Rumkale’de ölen Patrick  Nerses için yaptırılmış bir kilisedir. Sur içinde kalenin güneyinde yer almaktadır.

Kantarma Mezrası’nı yöre hakli Selçuklu Hanı olarak isimlendirmiştir. Avlu ve kapalı bölümden oluşan karma bir han olduğu görünmektedir.

Barşavma Kilisesi 13. Yüzyılda yaşayan Yakubi Barşavma’nın kendi adına yaptırdığı manastırdır.

Halfeti’de Ne Yemeli ?

Nehir kenarındaki restoranlardan birinde yöreye has Şabut (Şaput) balığı yiyin, biraz yağlı bir balık olmasına rağmen lezzetli. Güneydoğu’da balık yemekte varmış diyeceksiniz J Bunu su kenarında yapıyor olmak ise size Akdeniz’de bir akşam yemeği yiyor hissi veecek J

Urfamızın meşhur patlıcan kebabı(eğer Urfa’da uzun bir süre yaşadıysanız Urfamız demek adettir J), domatesli kebap, haşhaş kebabı, Urfa kebabı,soğanlı kebap,çağırtlak kebabı, dolma eziği de tercih edilebilecek lezzetler.

Burma Tatlısı, şıllık tatlısı J peynir helvası da denenebilir. Şıllık tatlısı kızarmış yufkaların, şerbet ve Antep fıstığı ile süslenmesinden oluşan güzel bir krep tatlısı diyebiliriz J Şıllık ismi Kürtçe  Şileki kelimesinden geliyor, ıslak, sulu anlamında. Zamanla deformasyona uğrayıp şıllık olmuş J

Şirin Halfeti’de harika bir gün sona erdi. Aklımız buralarda. Sanki gerçekten cennetteydik. Unutulmayacak güzelliklerle dolu Halfeti’ye mutlaka 1 gününüzü ayırın. Hatta 1 gece de misafir olun. Pişman olmayacaksınız.

Giderseniz tekneci Salih Dede’ye selamımı iletmeyi de unutmayın..






Sevgiler Gamze’den…

7 Mart 2017 Salı

Sardina, ITALY


Italy, Alghero , Old Town ✌👀📚📷📝🍦🍨

Biraz geçmişe yolculuk yapalım mı 😇 İtalya günlerinden bir kare 📷📝

İtalya'nın Sardinya  Özerk bölgesinin kuzeyindeki Sassari ilinedeki bir kent Alghero,  halkın dili Katalanca 📚

Gezilecek yerler 👀📷💃

👉Palazzo Çarçassona.
👉Alghero Kathedrali (Santa Maria İmmacolata di Alghero Katedrali)): Yapımına başlangıç 1570; açılması 1593; tamamlanıp takdis edilmesi 1730. İlk yapımı Gotik mimarı stiline göre tasarımlanmıştır. Çan kulesini alt kısmı ve 5 şapel bu tarzdadır. Sonradan geç Rönesans mimarı stilinde içine ekler yapılmıştır. 20. yy/ ön cephesine Neoklasik mimarı stilde ekler yapılıp ön cephesi tümüyle değiştirilmiştir.
👉San Francisko Kilisesi: İlk yapımı 1360. Bu yapımı Katalan-Gotik mimarı tarzında yapımı yüksek mihrab ve şapellerde görülebilir. Çan kulesi 16. yy/başlarında yapılmıştır. Ana bina 16. yy. sonlarında yeniden yapılmıştır.
👉San Michael Kilisesi.
👉Madonna del Santo Rosario.Torre del Portal (Kapı Kulesi): 1360da Alghero'da yaşıyan Yahudilerin parasal katkılarıyla yapılmıştır.
👉Esperò Reial Kulesi: Yapımı 16. yüzyıl.
👉Palazzo D'Albis: Yapımı 16. yüzyıl. Tipik 16.yy/ Katalan-Aragonlu mimarı stiline örnek.
👉Neptune'un Deniz Mağarası
👉Porto Conte Limanı
👉Capo Çaccıa Burnu (uyuyan adam 😇)

#gamzeninblogu #gamzeninitalyanotlari #gamzenika #gamzeakin #italy #sardinia #sardinya #sardunyaadasi #blog #blogger #seyahatblog #trip #travel #gurme #travelblogger #travelblog #seyahat #seyahatblog #seyahatbloglari #yazarkafe #hurriyetseyahat #hurriyet #gezgin #gamzeakin #gamzenikaitalya #rome #italya #sardiniaisland #sardiniaisland #oldtown #alghero #sassari #katalan #catalan #italyagunlukleri #gamzeninnotlari #gamzeninblogu #gamzenikablogspot

Italy, Sardegna, Olmedo 📝📷📚👀
Johnny 💛 Me 
Sardunya Adası' nın küçük şirin kasabası Olmedo'da her evin bir köpeği var. Hatta bazılarının daha fazla.. Hayvanlar önemli.. Evin bir üyesi ve onların hayatı önemseniyor.. Onlar da ailelerini önemsiyor 🐺 Ve hepsi oldukça mutlu.. Hayvan seven insan sever🐺

Olmedo'daki köpeğim Johnny, seni çok özledim güzel kalpli köpüş 🐺 📚📷📝👀 #gamzeninblogu #gamzeninnotlari #gamzeninitalyanotlari #italy #italya #olmedo #sardinia #sardegna #sardunya #gamzenikablogspot #blog #blogger #seyahat #seyahatblog #trip #travel #food #istanbul #sassari #gamzenika #gamzeakin
#gamzeninblogu #blog #blogger #seyahatblog #seyahatbloglari #gurme #gezenti #gezgin #gamzenikaitalya



Gizlenen Uğurlar :)

Sonsuzlukta zerreyi görmek.. 💦 Fark etmek güzelliğini.. ✨Hayat, umutlarını karanlıklarda saklamayı sever.. 🌟 Yakalayıp görmek bizim elimizde 🐞 bakmak değil aramak gerek çoğu zaman.. Basa basa gittiğimiz çok yollarımız var, ezip geçtiklerimiz,göremediklerimiz veya görmeyi bilmediğimiz💛
 Sarp kayalıklarda minik uğurböceklerini görebilmek dileğiyle 🐞 Hayatın uğuru tam da oralarda bir yerde 💫haydi bulun çıkarın uğurunuzu 💙🐞

#gamzeninnotlari #gamzenika #gamzeakin #hayatkisakuslarucuyor #hayat #ugur #sans #gamzenikablogspot #seyahat #travel #trip #kerpe #izmit #kefken #cave #gamzenikakefken #istanbul #blog #blogger #seyahatblog #travelblogger #travelblog #foodblog #mutluyum #mutluyumçünkü #hayatguzel #renklerigor