20 Haziran 2017 Salı

Kıbrıs Gezi Rehberi, Yavru Vatan Keşfi


                                         Gazimagusa/Lefkoşa Yolu
Kıbrıs tatili diye bahsedildiğinde aklınızdaki otele kapanıp kalmalı tatili bir yana  bırakıp Kıbrıs'taki neleri keşfederim diye düşündünüz mü hiç? Açıkçası Pegasus Havayolları Kıbrıs için bilet kampanyası yapmamış olsaydı, Kıbrıs için  bir gezi planı yapacağımı sanmıyorum. Fırsat ayağımıza geldi ve biz de değerlendirdik,  işte o vakit araştırmalar başladı :) Açıkçası her şey son dakika gerçekleşti. Uçak  bileti hariç, diğer planlamalar son gün yapıldı desem inanın  bana, şanslıyım her şey yolunda gitti. Öncelikli olarak Kıbrıs için bilmeniz gereken bazı önemli noktalardan bahsetmek istiyorum.

  • Kıbrıs'a her Türk vatandaşı TC kimliği ile giriş yapabiliyor, sadece havaalanında tekrar kimlik kontrolü yapılıyor ve Dış Hatlar Terminalinden pasaport kontrol kısmından 2. Kimlik kontrolü (Pegasus için B15/16 Kontuarları)  ile Kıbrıs  giriş  belgesi alıyorsunuz. Belgeyi kaybetmeyin, tekrar sorgulanıyor ve kontrol edilerek giriş  çıkış  sağlanıyor.
  • Eğer Kıbrıs  için kısa süreli bir gezi planı yapıyorsanız mutlaka araba kiralayıp gezin. Benzin oldukça ucuz olduğundan çok rahat edeceksiniz. Araç kiralama için  mail ile rezervasyon yapmamıza rağmen, orada ilgili kişilerin karşılama yapmaması sebebiyle başka bir firmadan araç kiraladık, zaten çıkışta pek çok firma sizi bekliyor olacak, istediğinizden güvenli bir şekilde kiralayabilirsiniz. Ortalama bir araç fiyatı da günlük 100 TL. Sadece şu var ki en az 3 günlük kiralama oluyor, bu sebeple direkt havaalanında kiralamak mantıklı. Kıbrıs’ta trafik sağ şeritten akıyor, yani direksiyon sağda J Başlangıçta alışmak zor olsa da alışılıyor, ayrıca yollar tek şerit ve yol boyu radar var, çok yadırgadım bunu, hız limiti 65/75, çok çok yavaş bir gezi sizi bekliyor J
  • Amaç adım adım gezmek ise kaldığımız yerin pekte önemi yok diyenlerdenseniz, makul fiyatlarda ve denize sıfır pek çok otel bulmanız mümkün, biz 3 gün 2 gece Jasmin Court Hotel ve Casino' da 498 TL' ye konakladık, dağ manzaralı oda tercih ederseniz fiyat düşüyor (418 TL). Ama deniz manzarası da aradaki küçük farka değiyor, acımayın JSabah uyandığınızda masmavi bir denizi karşınızda görmek bile yetecek.
  • Para olarak Türk  Lirası geçerli,  alkol ve sigara çok çok ucuz, özellikle Duty Free yerine Off Licence yazan büfelerden alım yaparsanız epey kardasınız.
    KKTC olarak resmi dil Türkçe, sadece K'ler G olarak söyleniyor  ki oldukça tatlı bir konuşmaları var.
    Hava koşulları ise Nisan ayı itibariyle Türkiye 'ye göre oldukça sıcak, ki bu sene (2017) memlekete yaz gelmediğini düşünürsek, Mayıs ayı için denize girme imkanı rahatlıkla bulduk, denize girecekmiş gibi plan yapılmasını öneririm.
    Gelelim Yavru Vatan’ı nasıl keşfettiğimize :)
    Gezmek istiyorsanız otel tercihinizi Girne'de yapın derim, ulaşım bu şekilde çok daha rahat sağlanıyor ve Girne iyi bir destinasyon, bizim otelimiz Girne merkeze 5 dk. mesafedeydi ve rahatlıkla her yeri gezebildik.
    Cuma akşamı yol yorgunluğu ve miskinlik ile geçti,  otelimiz içinde bulunan Babaçakka Restaurant' ta güzel bir akşam yemeği ile sakin geçirdik. Babaçakka’da 12 meze ve ana yemek ile birlikte sunulan fix menü fiyatı 65 TL. Çupra, Levrek gayet lezizdi, mezeler de doyurucu güzel, sıcacık köy ekmeği ile oldukça güzel oluyor.
    1. Gün  gezimize Gazimağusa  yani Lagamusta ile başlamaya karar verdik, en uzak noktaları bitirerek günü iyi değerlendirmek amacımızdı. Yol boyu kuruyan saman balyaları dikkatimizi çekti,hatta durup harika fotoğraflar bile çekildik
    J
      İlk durağımız Barnabas Kilisesi oldu, Barnabas ( Sümela'yı rüyasında gören havari) isimli Kıbrıslı havarinin evinin de olduğu tarihi mekan. İçeride kazılar sonucu bulunan döneme ait pek çok eşyanın sergilendiği bir de müze bulunuyor. Müze ve kiliseye giriş 7 TL.



Barnabas Kilisesi


 2. Rotamız olan Salamis Antik Kenti' ne doğru yol aldık, Salamis Harabeleri olarak da bilinen antik kente giriş ücreti 7 TL, daha girişte bir güzellikler diyarına adım attığınız hissediliyor, orada tanıştığım bir rehberden aldığım bilgiye göre, kentin zirve noktasından denize bakıldığında, yaklaşık 500 metrelik alan sonrasında denizin içinde de bu kentin devamının olduğunu öğreniyorum ve adeta büyüleniyorum,  bazen deniz çekildiğinde görünebilir hale geldiği de rivayetler arasında,
Salamis Antik Kenti
Salamis Antik Kenti küçük bir Efes gibi, denizcilik hakim ve çeşitli noktalarda kaya tırmanışı yaparak güzel manzaralar yakalayabiliyoruz.  Antik tiyatrosu, kafasız heykelleri, günümüze kadar gelen harika sütunları ile tam bir tarihi şölen yaşatıyor.

Salamis Antik Tiyatrosu


Burada kendinizi tarihin içinde görebiliyor ve adım attığınız her yerde bir iz olduğunu anlıyorsunuz.

Salamis Antik Kenti 
Salamis Antik Kenti'nde uzun zaman geçirdikten sonra rotamızı yakındaki Lala Mustafa Paşa Camii' ne çeviriyoruz. Asıl adı St.Nicolas Katedrali. Osmanlı döneminde minare eklenerek camiye dönüştürülmüş bir yapı.  


                                                      St.George Grek Kilisesi

Lala Mustafa Paşa Camii dış görünümü oldukça heybetli, hemen yanında bulunan kafeteryalar buraya gelen turistlerin dinlenme mekanı haline gelmiş, camiden çıkıp sola doğru yürüdüğünüz zaman St. George Grek Kilisesi diye yine heybetli fakat kaderine terk edilmiş bir yapı karşınıza çıkıyor olacak, mutlaka görün, oldukça güzel bir yapı. Hemen yanında da Simeon Kilisesi bulunuyor.  Buraya gelirken yolda görünen fakat şu anda otopark olarak kullanılan bazı tarihi alanlar da var, Venedik Sarayı kalıntıları bunlardan bir tanesi.
Gazimağusa oldukça tarihi bir ilçe,  buradan dönerken İskele Karpaz yolunda denize girme imkânınız da var. Hatta vaktiniz varsa Bafra'yı mutlaka ziyaret edin, burada Altın Kum Plajı çok methediliyor. Bizim zamanımız kısıtlı olduğundan gidemedik.
Dönüşte Lefkoşa'ya yani Nicosia’ya uğruyoruz. Burada da Cumhuriyet Parkı ve ilerisinde hala yapım aşamasında olan Rauf Denktaş kabir anıtını ziyaret ediyoruz. Görevli  polis yıllardır Rauf Denktaş'a hizmet ettiğini ve kabir anıtı bitene kadar devam edeceğini anlatıyor ve Cumhuriyet Parkı’nda bulunan Kıbrıs Savaşı anıtı ve sancaklardan da bahsediyor, bilgileri aldıktan sonra rotamızı otelimize gitmek üzere  Girne'ye yani Kyrenia’a çeviriyoruz.
Girne akşam başka güzel,  oldukça hareketli. Eski Liman'da pek çok  restoran ziyaretçilerini bekliyor, biz  Canlı  Balık  Restoran’ı tercih ediyoruz.
Girne Kordon'da yürüyüş  yapabilir, belediye binasının hemen önünde bulunan Publarda biranızı yudumlayıp Girne akşamının tadını çıkarabilirsiniz, teknede canlı müzik yapan kafeleri de oldukça güzel.
Kıbrıs'taki son günümüzü ise sabahın en erken saatlerinde başlatarak dolu dolu geçirmek istiyoruz, sabah deniz bir harika, mutlaka kimseler uyanmadan denize girin ve tadını çıkarın.

Bellapis Manastırı Seyir Alanı


Kahvaltımızı yapıp otelimizden erkenden ayrıldıktan sonra hedef Bellapais Manastırı. Bellapais Manastırı tam bir seyir noktası, Beşparmak Dağları’nın eteklerine kurulmuş, Fransızca  'Abbasi de la Paix ' yani Barış  Manastırı anlamında.
                                               Bellapis Manastırı
Hala uluslararası konserlerin verildiği oldukça kültürel bir tarihi yapı, çiçekli bahçesi, muhteşem Girne manzarası ile ziyaretçi akınına uğruyor. Öyle ki kuzey sahiplerinin tümüne hükmeden görüşü ve harika dağ manzarası büyüleyici. Gotik sanatın şaheseri ve Yakın Doğu 'daki en güzel örneği olarak tanımlanıyor.


                                                          Hilarion Kalesi

İkinci durağımız ise Hilarion Kalesi, Lefkoşa Girne yolu üzerinde Hilarion köyüne doğru tepeye çıkıyorsunuz,  araç  ile çıktıktan sonra 7 TL ile giriş yapıp yaklaşık 312 metrelik bir tırmanışa hazır olun. Tabi bu tırmanış esnasında harika manzaralar ve tarih sizin yanınızda olacak, yukarı gelmeden Limonata Kafede taze sıkım limonatanızı balkon manzarasında içmenizi tavsiye ederim. Zirveye çıkana kadar size epey enerji vermiş olacak :) Yukarı doğru çıkarken malzeme odaları, gözetleme kuleleri dikkatinizi çekecek, ve Kraliyet Sarayı,  ayrıca  su sarnıçlarını da görmek mümkün. Sindire sindire gezmekte fayda var, zirveye ulaştığınızda dilek ağacı ve muhteşem Girne manzarasında derin bir nefes alın, bu yolun inişi  de var, çıkış kadar zor olmasa da koştur koştur inerek Hilarion Kalesi maceramızın sonuna geliyoruz.
Hilarion Kalesi Zirve


3. Durağımız Lefkoşa'da bulunan Barbarlık Müzesi’ni ziyaret edeceğiz. Bir gün önce uğradığımız zaman kapalı olduğu ve yaz sezonunda sabah 8/14 çalıştıklarını öğreniyoruz ve bu sebeple kapanmadan gidiyoruz.  Barbarlık Müzesini anlatırken kelimelerin yetersiz kalacağını, gezerken ürpereceğinizi belirtmek isterim. Burası Kıbrıs /Rum olaylarının   en derin izlerini taşıyan bir ev. Subay Doktor Nihat İlhan'ın evi. Doktor Nihat  İlhan görevde olduğu gece Rum çetelerinin evi basıp eşi ve 3 çocuğunu taradıkları ev burası. Şimdi müze..  O akşama dair tüm gerçeklerin sergilendiği korkunç bir müze. Olayın yaşandığı aksam banyo küvetine saklanan Mürüvvet İlhan ve 3 çocuğunun banyoda öldürülmesi sonunda olay tarihe ‘Banyo Katliamı’ olarak geçmiş.

Odalarda kurşun izleri ve banyo tuvalette kan izlerini görmek hala mümkün, o gecenin izlerinin yanı sıra o dönemlere ait pek çok fotoğraf diğer odalarda sergileniyor. Kurşun izleri siyah çerçeve ile belirtilmiş,  burada Doktor Nihat'ın ailesi ile birlikte o akşam öldürülen misafirler de var. Hepsi için bahçede bir anıt yapılmış,  mutlaka ziyaret etmenizi öneriyorum.

Dönüşe az bir zaman kala Girne’ye geri dönüp son ziyaret noktalarını da tamamlamak istiyoruz. Girne Kalesi hemen sahilde alt tarafta bir girişi bulunuyor, dışarıdan bakıldığında sanki hiçbir şey yok gibi görünen kalenin içi tam bir tarih müzesi. Giriş ücreti yine 7 TL J Ayrıca Kıbrıs’ta mzüekart geçerli değil merak edenler için J

Kalenin denize bakan açık alanında denizi ve yat limanını seyredalabilir,ardından yukarıda bulunan kilise ve diğer yapıları gezebilirsiniz. Lüziyan İşkence Odaları oldukça ilgimi çekmişti, o zamanlar yapılan işkence yöntemlerinin canlandırmasının da yapıldığı çocuklar için uygun olmayan bir müze burası.

Kalenin tepesinde ise Batık Gemi Müzesi, yani Shipwreck bulunuyor. Burası da oldukça ilginç bir müze. Yaklaşık 50 yıl önce Girne’den batık geminin kalıntıları çıkarılmış ve kalede sergilenmeye başlamış. Geminin gövdesinin de sergilendiği üst kısma çıkmayı unutmayın.

Peki Kıbrıs’ta Neler Yemeli ?

Meşhur Şeftali Kebabı mutlaka denenmeli, içinde şeftali yok merak etmeyin J Şef Ali’nin Kebabı olduğundan adı böyle, bol soğan,maydanozlu hazırlanan köfteler zara sarılarak hazırlanıyor. Oldukça lezzetli. Fiyatlar 26/28 TL olarak değişebiliyor.

The George isimli mekanda sunulan 2 çeşit bol malzemeli tabaklar var J Biri deniz ürünleri, diğeri ise tavuk, nugget ürünleirni kapsıyor. Oldukça doyurucu ve Fiyatlar da makul. 1 tabak fiyatı 35 TL. Ama bu atabk ile rahatlıkla 2 kişi doyacaktır.

Hellim Peyniri yemeden zaten dönmeniz mümkün değil, her otelin sabah kahvaltısında vardır sanırım Hellim kızarmış peyniri J Ayrıca akşam yemeklerinde de meze olarak getiriyorlar genelde.

Babaçakka’da deniz manzarasında sakin ve huzurlu bir akşam yemeği yemenizi de tavsiye ediyorum. Burada da 2 kişi yaklaşık 120 TL ile bol mezeli, güzel bir akşam yemeği yemeniz mümkün.


Instagram: @gamzenika