1 Temmuz 2015 Çarşamba

Cunda Adası'nda Küçük Bir Kaçamak


Ayvalık‘a giriş yaptıktan sonra sahildeki Ayvalık Gücü 2‘de Ayvalık tostu yiyip yanında soğuk bir limonata içiyoruz.

Sonraki hedef Cunda..

Alibey Adası olarak da bilinen Cunda sakinliğe, huzura ihtiyacı olanlar için biçilmiş kaftan.. Balıkesir‘in Ayvalık ilçesine bağlı adaya Ayvalık‘tan uzun ince bir yoldan bağlanıyorsunuz. Türkiye’nin ilk boğaz köprüsü tabelası dikkat çekiyor, küçük bir köprü ile Cunda‘ya giriş sağlanmış oluyor.

Sahildeki Restoranlar, Meşhur Taş Kahve, bir çok balıkçı restoranı bizi kucaklayanlar arasında.. Kedileri de unutmamak gerek. Sokaklar güzel kedilerle dolu.. Dikkat çeken yanları ise gözleri cam gibi parlıyor. Balık yemekten adeta ışıl ışıl parlayan kedi gözleri var. Tüm bu detaylar adeta yaz geldi dercesine coşkun..

Öncelikle sokaklarda bir keşif yapıyoruz. Cunda adasına her sene mutlaka gelmeme rağmen Arnavut kaldırımlı, bol çiçekli, incir kokulu sokaklarında yürümeye doyamıyorum. Restore edilmeyi bekleyen evler, rengârenk panjurlu olanlar ve pek çokları dikkat çekiyor. Cundayı Cunda yapan herkesin neşe içinde evlerini veya pansiyonlarını rengarenk çiçeklerle süslemiş olması.. Adaya ayrı bir ahenk veriyor, Hayat var dedirtiyor. Çiçek olan evde huzur vardır der annem görüp gezdikçe doğruluyorum bu cümlesini. Ayrıca dikkat çeken bir konuda her evin bir kedisi, bir köpeği oluşu ve evlerin önünde hayvanlar için yemek ve su kaplarının bulunması.. Cunda’da sokak hayvanları diye bir tabir olduğunu da zannetmiyorum. Çünkü her biri Cunda halkı ve tatilcileri tarafından oldukça seviliyor ve bakılıyor. Akşam yemeği için tercihimiz deniz mahsullerinden yana.. Ada hayatı bana denizkızı olmak gerekliliğini hatırlatıyor benim için adalarda yaşayan insanlar bir başka ve daha asil geliyor. Çocuklar bile başka konuşup başka oyun oynuyor. Kedilerin bile gözlerinde balık yemenin canlılığı ;))

Gelgelim akşam yemeği için tercihimize.. Sahil boyu restoranlara bakıyoruz, özellikle denize yakın olan masalar rezerve edilmiş.. Neredeyse yer bulmak imkânsız, var olan yerleri de biz beğenmiyoruz. Boncuk Restoran’da bir yer bulabilip oturuyoruz. Meze seçimlerimizi yapmak üzere şef garsonu takip ediyoruz. haydari olmazsa olmaz.. Közlenmiş patlıcan, acılı ezme ve güzel bir salata tercihlerimiz… kalamar ve güveçte karides olmadan olmaz diyoruz. Çipurayı da ekledik mi masamız tamamdır. Rakı ve bira ile sofrayı neşelendiriyoruz mekân oldukça kalabalık… Tek kişilik bir canlı müzik eşliğinde yemeğimizi yerken kediler de bize eşlik ediyor. Kıyamayıp 1 -2 parça balık verdikçe sayıları artıyor.. gözler cam gibi öyle arsızlar ki sandalyelere çıkıp yemeğimize eşlik bile ediyorlar.


Akşam yemeği sonrası güzel Cunda’da bir yürüyüş yapmak önemli.. Her ne kadar havanın ve sokakların tadını çıkarmak amaç olsa da dondurma kadar tatlı dondurmacının esprileriyle yaptığı satış politikasından kendini kaçıramıyor insan.

Kızarmış dondurma yiyip yürüyüşe devam ediyoruz. Hediyelik eşyalar satan dükkanlar, midyeciler, buzlu badem satan seyyar satıcılar, enfes lokmacılar.. Her biri ayrı bir hava katıyor adaya..

Ertesi güne açık büfe kahvaltı ile başlıyoruz. Güzel havanın ve sakinliğin tadını çıkarabilmek önemli.. Kahvaltı menüsü oldukça zengin, mekanda huzur hakim.. Kediler yine baş tacımız ve kimse onlardan rahatsız değil, aksine birlikte kahvaltı yapmaktan keyif alıyoruz. Kahvaltıdan sonra tekrar Cunda sokaklarında bir tura çıkıyoruz. Her seferinde ayrı güzel görünüyor göze. Sanki her yıl sevdiğine hazırlanan bir gelin gibi süsleniyor Cunda Adası.. Sokaklarındaki çiçek şöleni tarifsiz..

Bahçelerde kedi ve köpekler.. Kafelerdeki tarihi ve samimi hava hiç eskimiyor. Hiç değişmiyor.

Öğlen saatlerinde merkeze çok yakın olan Papaz Beach tercih edilebilir. Loca şeklinde özel alanları olduğu gibi yeşillikler arasında minderlerle süslenmiş bir alanı da mevcut. Girişler kişi başı 20 tl. Günlük verilen fiyat içinde Papaz Beach‘e ait tüm hizmetlerden faydalanılıyor.  İster loca da ister yeşil alan da oturabiliyorsunuz.

Yer değişikliği yapmakta da sıkıntı yok. Ayrıca zengin de bir menüsü var, hizmet gerçekten güzel ve hızlı, yazın çabuk acıkıldığı düşünülürse, hizmet buna hızlıca cevap veriyor. Beach’te bir müzik grubu akşam için hazırlık yapıyor. Bu sırada bizler de güzel şarkılardan faydalanmış oluyoruz.

Eğer daha sakin bir plaj arıyorsanız Patriça Koyu tercih edilebilir. Cunda girişte bulunan yel değirmeninden sağa dönüldüğünde toprak bir yoldan Patriça Koyu’na gidiliyor. Patriça koyu Cunda gibi hareketli değil, adeta in cin top oynuyor. Bu koy Huzur Koyu olarak da anılabilir, sessizlik ve doğallık hakim..

Patriça Yunanca koltuk değneği anlamına geliyor. Şekil olarak koltuk değneğine benzemesi sebebiyle de bu ismi almış.. Sessiz bir huzur isteyenler için tam yeri.. Oldukça temiz bir deniz ve hatta deniz canlılarını yakından görmek mümkün..

Deniz  kestaneleri,  midyeler yakından izlenebiliyor. Yazlık ve site gibi yapılanmalar bulunmuyor. Sadece 1. Köy ve 2. Köy olarak adlandırılan küçük köyler mevcut.. 1920’li yıllarda Giritlilerin yaşadığı Patriça’da tarım ve zeytincilik ön plandaymış, hala da zeytin ağaçları dikkat çekiyor. Şimdi ise doğal hayatı ve sakinliği tercih eden tatilciler için bir sığınak..

Mutlu zamanlar çabuk geçermiş.. Dönme vaktine yaklaşıldıkça bir hüzün kaplıyor içimizi.. Yola çıkmadan önce Cunda‘daki favorimiz olan Karadeniz Pastanesi’nde bir kahve içmeden, kurabiyeler yemeden dönmek istemiyoruz.

Karadeniz Pastanesi hem mekan görünümü hem de hizmeti ile Cunda’nın vazgeçilmezi.. Enfes kurabiye ve tatlı çeşitleriyle, akşam kahvesi için gidilmesi gereken yerler arasında..

Otantik dış görünümüyle Cunda merkezde göz kamaştırıcı bir mekan..  Pembe panjurları, beyaz masa ve mavi sandalyeleriyle adeta bir renk cümbüşü.. Ayrıca dış mekanda yer alan masaların üzerinde renkli ve ışıklı kelebekler var. Her sene bu konsept değişiyor. Daha önceden rengarenk şemsiyeler süslüyordu..

Damla sakızlı ve lor peynirli kurabiye ile orta bir Türk kahvesi tercih ediyoruz. Kurabiyelerin lezzetini yazı ile anlatamayacağım, mutlaka denenmesini tavsiye ederim.


Karadeniz Pastanesi‘nde pek çok ürün mevcut; Lor peynirli kurabiye, damla sakızlı kurabiye, lor tatlısı, Kavala kurabiyesi, cevizli dolgulu kurabiye, yaş pastalar ve daha bir çok tatlı çeşidi..

Tüm bu güzellikleri ve huzuru ardımızda bırakıp dönüş yoluna koyuluyoruz…

Bir daha, bir daha gelebilmek umuduyla…

Hoşça kal güzel Cunda..