26 Mart 2017 Pazar

Bafa Gölü Gezi Rehberi, Nasıl Gidilir, Neler Yapılır ?


Datça gezimizden dönerken tesadüfen keşfettiğimiz bu şahane göl için çeşitli yollar tercih edebilirsiniz. Aslında burayı biz de keşfetmedik. Datça’dan Didim’e geçecekken bizi karşılayacak olan sevgili arkadaşım Ayşegül ve eşi bizi uygun bir yerde beklemek isterken Bafa Gölü’ne de hep gitmek isteyip gidemedikleri için uğramışlar. Sonra Ayşegül’ün beni çığlık çığlığa arayıp Gamzeeee harika bir yer keşfettik kesinlikle görmeniz gerekiyor demesi ve bize bir fotoğraf atmasıyla olaylar gelişti. Zaten fotoğrafı görünce şahane bir yer olduğunu ve hemen oraya ışınlanmak istediğimi hissettim.




Bafa Gölü  Muğla/Milas karayolu istikametinde Bafa Kasabası’nın ilerisinde Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. Bir kısmı Söke bir kısmı Milas sınırlarında. Sanki bir deniz gibi dağların arasında kalmış koskoca bir güzellikler diyarı. Girişte kurumuş bir zeminin karşıladığı göl kenarında görünen kayık adeta sanat eseri gibi. Sonrasında kıvrıla kıvrıla ilerleyen yolda el işi malzemeleri satan tam olarak Türkçe konuşmayan köylü kadınları görüyoruz. Sessizlik içinde kıvrılan yollarda harika bir bitki örtüsü, doğal güzellikler eşlik ediyor bizlere.
Bafa Gölü’nün eskiden Ege Denizi’nin bir körfezi olduğu söyleniyor. Şu anda denize olan mesafesi düşünülünce biraz imkansız gözükse de yüzyıllar içinde Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar ile bir göl haline geldiğini öğreniyoruz. Gölün çevrelendiği dağlar ise şeklinden adını alan Beşparmak Dağları. Dağlara doğru bakıldığında orada bir tarih yatıyor dedirten hafif ürpertici, fazlaca sessiz bir hali var. Öğrendiğimize göre dağların içinde Bizans döneminden kalma manastırlar ve bazı tarihi yapılar da varmış. Göl kenarında bulunan Heraklia sapağından sapıldığında Gölyaka Köyü karşınıza çıkıveriyor ki buradan da yürüyüş alanlarını keşfe çıkabiliyorsunuz. Bizim bu kadar uzun vaktimiz olmaması sebebiyle zaman kaybetmek istemiyoruz. Biraz daha ileride Kapkırı Köyü var ki burada dinlenmek, bir kahve molası vermek, güzel Ege insanı ile sohbet etmek mümkün. Bu köyde Heraklia antik kenti kalıntılarını da görmek mümkün. Köydeki doğal hayat, harika manzara, aşırı derecede doğallık bizleri etkiliyor. Burada yaşayan gerçekten yaşlanamaz dedirten bir güzellik var ki hayranlık içinde kalıyoruz. Kapkırı Köyü’ne ait bazı efsaneler var ki yaptığım araştırmalardan en beğendiğimi sizinle paylaşmak isterim
-Bafa Gölü kıyısında bulunan şimdi Beşparmak Dağları olarak bilinen Latmos Dağı eteklerinde bir çoban yaşarmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatmaktan yorgun düşmüş ve bir ağacın altında uyumaya başlamış. Ve bu sırada Zeus'un kızı Selena onu görmüş ve bir anda bu çobana aşık olmuş. O ölümsüz, çoban ise ölümlüymüş. Babası Zeus kızının aşkını anlamış anlamasına da çoban ölümlü olduğu bu aşka karşı gelmiş.
Selena babasına çobanı çok sevdiğini defalarca söylemiş, ama Zeus hep karşı çıkmış. Bir gün çoban yine yorgun düşüp uyuduğu bir gün onu gelmiş ve dudağından öpmüş. Babası da bunu görmüş ama belli etmemiş çok sevdiği kızı Selena'ya.
Selena babasına çobana aşık olduğunu, ölümsüzlüğünü almasını, ölümlü olarak çobanla evlenmek istediğini belirtmiş.
Zeus sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı ölüm uykusuna yatırmak olduğunu söylemiş. Selena babasının bu teklifini kabul etmiş.
Çoban ölüm uykusunu yatmış. Selena ise hala ölümsüzmüş. Çobanın ruhu gökyüzüne çıkmış ama Selena'ya dokunamamış bile… Babası oyun oynamış güzeller güzeli kızı Selena'ya, yani sözünü tutmamış.
Şimdi her yıl Haziran'ın 15'inde Selena gökyüzündeki dolunayın içine girermiş ve Bafa Gölü'ne bir damla gözyaşı akıtırmış.
Ve Bafa Gölü, Selena'nın gözyaşı ile hırçınlaşır ve o yaz gününde dalgalarla dolu olurmuş.
Bafa Gölü kıyısında oturan Karyalılar, İyonyalılar ve diğer medeniyetler efsaneyi dilden dile anlatmış ve efsane günümüze gelmiş.-



Göl kıyısına indiğimizde ise gölün ve kumların tadına varıyoruz. Kocaman bir kumsal küçük bir işletme ile bizleri karşılıyor. Bu kumsalın karşısında da gölün içinde tarihi bir yapı dikkatimizi çekiyor. Kumsal diyorum çünkü burası göl kenarı gibi değil. Adeta deniz kenarında hissettiren kum taneleri, göl suyu.. Kısa bir süre önce düğün yapılmış olduğunu düşündüğümüz alanda buna dair bazı ekipmanlar hala duruyor. Bize de fotoğraf çekmek için hazırlanmış alan oluşturmuş oluyor. Adeta bir zaman denizinin içinde yüzüyorum. Bu sessizlik, bu görüntü alıp götürüyor beni.  





Bafa Gölü çevresinde ve Kapkırı köyünde pansiyonlara ait kafelerde yemek yiyebilir çay kahve molası verebilirsiniz. Buraya gelip yılan balığı yemeden dönülmemesi tavsiye edilenler arasında. Bir de Çeri Restoranda güzel bir kahvaltı. Çeri Restoran Bafa Gölü’ne gelenlerin sık tercih ettiği güzel bir mekan. Bu sebeple de oldukça kalabalık oluyor. Erken davranıp göl kenarında bir yer bulabilmek önemli Diyor ki Çeri Restoran ; Kaçan balık büyük olur kaçamayan Çeride ızgara olur Çeride yapılan harika bir kahvaltı ile aklımız burayı adım adım keşfetmekte kalarak buradan ayrılıyoruz. Tarihi dokusu, keşfedilecek pek çok yeri ile Bafa Gölü sizleri bekliyor. Bizim göremediğimiz ve Bafa Gölü’ne 1,5 saatlik bir mesafede yer alan Yediler Manastırı en eski manastırlardan bir tanesi. Biz, bir daha keşif yapmak için kendimize söz vererek ayrılıyoruz.
Tekrar gelebilmek görebilmek  umudumuzla.
Sevgiler Gamze’den.

Pazar Mutlulukları





Hafta sonunuzu doğada geçirmek.. Çiçek böcek kuş ne varsa hissetmek. Yoğun bir iş temposunun ardından rahatlatıcı etkisi yüksek akyivitelerden biridir. Yaşam dediğimiz stres topu. Özellikle çalışma hayatının yoğun temposu bizleri sürekli sosyalleşme isteği ile dolduruyor. Haftaiçi geçirdiğimiz yoğun dakikalarda ne kadar çok pozitif hayal kurarsak o kadar rahatliyoruz. Şöyle düşünün; sürekli olarak stresli bir ortamda stresli insanlarla negatif görüşmeler sorunlar üzerinde konuşmalar yapıyorsunuz.. Beyin otomatik olarak buna adapte oluyor ve vücutta geriliyor. Bu durumda yapmamız gereken aslında bir parça huzurlu dakikaları hayal etmek. Devir teknoloji devri. Şimdi bakıyorum sosyal medyada böyle huzur dolu fotoğraf paylaşımı yapıp pozitif düşünceye sevk eden bir sürü insan var. Evet bazen abartıp bu insanlara özenip bor adım atmadan olumsuzluklara kapılsakta iyi bir takip ile gaza gelip adım atma ihtimalimiz de yüksek. Açıkçası örnek alıp kendimizi pozitif düşünceye sevk etmek bizler için iyi olacaktır
Bir pazar günü hava puslu gözükse de açacak olan güneşin umuduyla evde kahvaltı hazırlığı yapıyorum. Sepetimi hazırlayıp deniz kenarında bir ev kahvaltısı yapmak niyetindeyim.. Muhteşem manzaralı yerimize konuşlandık fakat daha softamızı hazırlarken üşümeye başladık.. Mart ayının sonları olmasına rağmen nasıl bu derece ayaz olabiliyor gerçekten anlamıyorum :)) dışarda ev kahvaltısı yapmak güzeldir.. Güneşli günlerde piknik yapmak rahatlatır.. Piknigimizi donarak yapmış olsakta keyfini çıkarıyoruz..
Güzel bahar günlerinde erken uyanıp kendimizi dışarı atmak kafamızdaki olumsuzlukları atmamıza yardımcı olacaktır.. Alın yanınıza çayınızı kahvenizi ve kitabınızı.. Bırakın doğanın sessiz güzelliğine.. Bakın nasıl iyi gelecek.



İzmit'te bunları yapabileceğiniz gayet güzel ortamlar var ;
İzmit/Gölcük sahil yolu
Sekapark
60 evler Harikalar Diyarı
Tütünçiftlik sahili
Maşukiye
Sapanca
İzmit Marina bunlardan bazıları.

Ayrıca Kartepe yolunda ve kartepede de sizi rahatkatacak keyiflendirecek güzel mekanlar var
Haydi çıkın evden :))
Kaçırmayın güzel zamanları:)

Haydi sokaklara 💃💃


25 Mart 2017 Cumartesi

ŞANLIURFA’NIN SAKLI CENNETİ HALFETİ, KAYIP ŞEHİR








Şanlıurfa’nın Saklı Cennetidir Halfeti..Kayıp Şehir diyenler de var. Gaziantep şehrimize daha yakın olmasına rağmen Şanlıurfa’ya bağlı, ama bir kısmı Antep topraklarında, paylaşılamayacak kadar güzeldir.

Öncelikli olarak ulaşımdan bahsetmek istiyorum. Şanlıurfa otogardan her yarım saatte bir Halfeti minübüsleri  hareket ediyor. Fakat bu şekilde bir tercih yapıyorsanız yolculuğunuzun epey uzun (3 saat) ve köylerden geçerek hem keyifli hem de biraz zorlu olduğunu bilmenizi isterim. Tavsiye ederim ki araç kiralayarak gezi kontrolünüzü elinize alın J İstediğiniz zaman diliminde istediğiniz yerde olabilirsiniz.

Şanlıurfa’dan 112 km’lik bir yolculuk ile Halfeti toprakların ayak basmış bulunuyoruz. Yeni Halfeti karşılıyor öncelikle bizleri. Yukardan gördüğümüz manzara karşında hayranlığımızı da gizleyemiyoruz. İnanılır gibi değil. Neden yerli ve yabancı turistlerin bu kadar ilgisini çekiyor belli.

Halfeti’nin ilginç bir hikayesi var aslında. Birecik Barajı’nın yapılmaya başlaması ile Halfeti halkını saran bir telaş. Güzel Halfeti bu kadar sıcak bir memleket için oldukça yeşil, meyve bahçeleri, doğal kaynakları ve harika kuş çeşitleri ile doğal hayatın hüküm sürdüğü bir yermiş. Birecik Barajı yapıldıktan sonra sular altında kalan evler ile birlikte 15 km uzaklıkta yeni yerleşimler kurulmaya başlamış, bir nevi taşınma gerçekleşmiş.  Urfa’ya has taş mimarisi evlerin, cami, okul gibi yapıların sular altında kalması ile de kriz fırsata çevrilmiş ve turizm cenneti haline gelmiş. Sular altında kalan yapıları görmek, bu yapılar üzerinde tekne turu yapmak, bir de batık kent ziyaretleri derken gerçekten görülesi bir yer halini almış. Halkın sıcakkanlı, içten tavırları, misafirperverlikleri ise inanılmaz. Ben ilk gittiğimde tanıştığım tekneci Salih amcayı her gittiğimde ziyaret ettim ve hatta eşinin nazik ev ziyareti de Halfeti manzaralı evini merakımdan geri çeviremedim J. Evimiz çok yıldızlı bir otel demişti hiç unutmamJGerçekten harikaydı. Akşamları gökyüzünde yıldız şöleni yaşanıyormuş J

Halfeti’de Neler Yapılır?

Tekne turu ile baraj gezintisi yapmadan dönmeyin. Özellikle Fırat Nehri’nin altında kalan mimari yapıları bu gezintide keşfedeceksiniz. Tekne turu fiyatları da oldukça makul, küçük tekne 60 TL ve büyük tekneler 120 TL fiyatlara kiralanabiliyor. Grup sayısına göre dilediğinizi kiralayabilirsiniz. Ayrıca benim gibi bir Salih amca bulup tekne turunuzu daha konforlu hale de getirebilirsiniz J






Batık Kentte mola verin. Hem çayınızı içip piknik yaparken, ardından batık kentteki terk edilmek zorunda kalınmış evleri ziyaret edin. Her birinin içinde dolaşırken bir zamanlar ne hayatlar gördü düşünecek, etkileneceksiniz.




Bol bol fotoğraf çekin.





Vaktiniz bol ise 1 gece konaklayabilir, tertemiz bir sabaha uyanabilirsiniz. Uyandığınızda sadece kuş sesleri sabahınıza eşlik ediyor olacak.

Yürüyüşler yapın, harika hayvanlar özellikle kelebek ve kuşlar size eşlik ediyor olacak. Derelerden geçerek keşfedin Halfeti’yi. Çekem Mahallesi ve Savaşan Köyü’nü de ziyaret edin. Buralarda yaşayan insanların ne kadar misafirperver olduklarını göreceksiniz.

Halfeti’nin meşhur siyah güllerinden bir fidan alıp yetişmek üzere götürebilirsiniz. İklimsel olarak yetişeceğini sanmasak da almadan duramıyoruz. Siyah Gül oldukça koyu, siyaha yakın bordo bir güldür ki sadece Halfeti’de yetiştiği söyleniyor.

Rum Kalesi’ni ziyaret edin. Rum kalesine çıkıldığında tüm Halfeti ayaklarınızın altında harika bir görüntü sizleri bekliyor olacak.

Asma Köprü’yü kullanarak karşıya geçin ve köprüde fotoğraflar çekilin. Halfeti Gerdanı olarak da bilinen köprü Halfeti Kaymakamlığı tarafından yapılmış. Etrafı yemyeşil, cıvıl cıvıl. Burada suya atlayan çocukların eğlencesini izleyin, ne kadar mutlular, denizsiz memleket olabilir ama biz suyu bulduk mu atlarız der gibiler J

Aziz Nerses Kilisesi Rumkale’de ölen Patrick  Nerses için yaptırılmış bir kilisedir. Sur içinde kalenin güneyinde yer almaktadır.

Kantarma Mezrası’nı yöre hakli Selçuklu Hanı olarak isimlendirmiştir. Avlu ve kapalı bölümden oluşan karma bir han olduğu görünmektedir.

Barşavma Kilisesi 13. Yüzyılda yaşayan Yakubi Barşavma’nın kendi adına yaptırdığı manastırdır.

Halfeti’de Ne Yemeli ?

Nehir kenarındaki restoranlardan birinde yöreye has Şabut (Şaput) balığı yiyin, biraz yağlı bir balık olmasına rağmen lezzetli. Güneydoğu’da balık yemekte varmış diyeceksiniz J Bunu su kenarında yapıyor olmak ise size Akdeniz’de bir akşam yemeği yiyor hissi veecek J

Urfamızın meşhur patlıcan kebabı(eğer Urfa’da uzun bir süre yaşadıysanız Urfamız demek adettir J), domatesli kebap, haşhaş kebabı, Urfa kebabı,soğanlı kebap,çağırtlak kebabı, dolma eziği de tercih edilebilecek lezzetler.

Burma Tatlısı, şıllık tatlısı J peynir helvası da denenebilir. Şıllık tatlısı kızarmış yufkaların, şerbet ve Antep fıstığı ile süslenmesinden oluşan güzel bir krep tatlısı diyebiliriz J Şıllık ismi Kürtçe  Şileki kelimesinden geliyor, ıslak, sulu anlamında. Zamanla deformasyona uğrayıp şıllık olmuş J

Şirin Halfeti’de harika bir gün sona erdi. Aklımız buralarda. Sanki gerçekten cennetteydik. Unutulmayacak güzelliklerle dolu Halfeti’ye mutlaka 1 gününüzü ayırın. Hatta 1 gece de misafir olun. Pişman olmayacaksınız.

Giderseniz tekneci Salih Dede’ye selamımı iletmeyi de unutmayın..






Sevgiler Gamze’den…

7 Mart 2017 Salı

Sardina, ITALY


Italy, Alghero , Old Town ✌👀📚📷📝🍦🍨

Biraz geçmişe yolculuk yapalım mı 😇 İtalya günlerinden bir kare 📷📝

İtalya'nın Sardinya  Özerk bölgesinin kuzeyindeki Sassari ilinedeki bir kent Alghero,  halkın dili Katalanca 📚

Gezilecek yerler 👀📷💃

👉Palazzo Çarçassona.
👉Alghero Kathedrali (Santa Maria İmmacolata di Alghero Katedrali)): Yapımına başlangıç 1570; açılması 1593; tamamlanıp takdis edilmesi 1730. İlk yapımı Gotik mimarı stiline göre tasarımlanmıştır. Çan kulesini alt kısmı ve 5 şapel bu tarzdadır. Sonradan geç Rönesans mimarı stilinde içine ekler yapılmıştır. 20. yy/ ön cephesine Neoklasik mimarı stilde ekler yapılıp ön cephesi tümüyle değiştirilmiştir.
👉San Francisko Kilisesi: İlk yapımı 1360. Bu yapımı Katalan-Gotik mimarı tarzında yapımı yüksek mihrab ve şapellerde görülebilir. Çan kulesi 16. yy/başlarında yapılmıştır. Ana bina 16. yy. sonlarında yeniden yapılmıştır.
👉San Michael Kilisesi.
👉Madonna del Santo Rosario.Torre del Portal (Kapı Kulesi): 1360da Alghero'da yaşıyan Yahudilerin parasal katkılarıyla yapılmıştır.
👉Esperò Reial Kulesi: Yapımı 16. yüzyıl.
👉Palazzo D'Albis: Yapımı 16. yüzyıl. Tipik 16.yy/ Katalan-Aragonlu mimarı stiline örnek.
👉Neptune'un Deniz Mağarası
👉Porto Conte Limanı
👉Capo Çaccıa Burnu (uyuyan adam 😇)

#gamzeninblogu #gamzeninitalyanotlari #gamzenika #gamzeakin #italy #sardinia #sardinya #sardunyaadasi #blog #blogger #seyahatblog #trip #travel #gurme #travelblogger #travelblog #seyahat #seyahatblog #seyahatbloglari #yazarkafe #hurriyetseyahat #hurriyet #gezgin #gamzeakin #gamzenikaitalya #rome #italya #sardiniaisland #sardiniaisland #oldtown #alghero #sassari #katalan #catalan #italyagunlukleri #gamzeninnotlari #gamzeninblogu #gamzenikablogspot

Italy, Sardegna, Olmedo 📝📷📚👀
Johnny 💛 Me 
Sardunya Adası' nın küçük şirin kasabası Olmedo'da her evin bir köpeği var. Hatta bazılarının daha fazla.. Hayvanlar önemli.. Evin bir üyesi ve onların hayatı önemseniyor.. Onlar da ailelerini önemsiyor 🐺 Ve hepsi oldukça mutlu.. Hayvan seven insan sever🐺

Olmedo'daki köpeğim Johnny, seni çok özledim güzel kalpli köpüş 🐺 📚📷📝👀 #gamzeninblogu #gamzeninnotlari #gamzeninitalyanotlari #italy #italya #olmedo #sardinia #sardegna #sardunya #gamzenikablogspot #blog #blogger #seyahat #seyahatblog #trip #travel #food #istanbul #sassari #gamzenika #gamzeakin
#gamzeninblogu #blog #blogger #seyahatblog #seyahatbloglari #gurme #gezenti #gezgin #gamzenikaitalya



Gizlenen Uğurlar :)

Sonsuzlukta zerreyi görmek.. 💦 Fark etmek güzelliğini.. ✨Hayat, umutlarını karanlıklarda saklamayı sever.. 🌟 Yakalayıp görmek bizim elimizde 🐞 bakmak değil aramak gerek çoğu zaman.. Basa basa gittiğimiz çok yollarımız var, ezip geçtiklerimiz,göremediklerimiz veya görmeyi bilmediğimiz💛
 Sarp kayalıklarda minik uğurböceklerini görebilmek dileğiyle 🐞 Hayatın uğuru tam da oralarda bir yerde 💫haydi bulun çıkarın uğurunuzu 💙🐞

#gamzeninnotlari #gamzenika #gamzeakin #hayatkisakuslarucuyor #hayat #ugur #sans #gamzenikablogspot #seyahat #travel #trip #kerpe #izmit #kefken #cave #gamzenikakefken #istanbul #blog #blogger #seyahatblog #travelblogger #travelblog #foodblog #mutluyum #mutluyumçünkü #hayatguzel #renklerigor

19 Şubat 2017 Pazar

Güzel Atlar Diyarı Kapadokya



Eski ismiyle Nissa ve Muşkara.. Kapadokya adı ise Katpatuka’dan geliyor.Katpatuka, güzel atlar diyarı anlamında fakat bazı rivayetlere göre de güzel adlar diyarı..Çevresinde bulunan şehirlerin güzel adlı olması şeklinde de yorumlanabilir. Sanırım Nevşehir, Kırşehir ve Niğde için kullanılmış..Şimdi ise Yenişehir anlamını taşıyan Nevşehir..  Yani güzel atlar diyarı Kapadokya..Büyülü güzellikleri, buram buram tarihi ile gezip görme arzusu uyandırıyor insanda..Yolculuğumuz İzmit‘ten başlıyor. Ulaşım uçakla veya otobüsle sağlanabiliyor. İzmit Otogardan Nevşehir Seyahat ile yaklaşık 8 saatlik bir gece yolculuğu veya Sabiha Gökçen Havalimanından 1 saatlik uçuş ile Nevşehir‘desiniz. Her iki yolculuk şekliyle de bu güzel atlar diyarına gitmeye gerçekten değer..
Kısa süreli bir gezi düşünceniz varsa önceden bir program yapmanızı tavsiye ederim. Hızlı ve etkili bir gezi olması için planlı olmanız şart. Konaklama yerimizi önceden ayarladık. Göreme‘de konaklamak pratik bir gezi için avantaj sayılır. Orta nokta ve gerçek bir güzellikler bölgesi.. Biz Panoromic Cave Pansiyonu tercih ediyoruz. UNESCO listesindeki 2 adet peri bacasıyla tam bir  Kapadokya havası yaşattırıyor sizlere.. Odalar Göreme manzaralı ve kaya tipi geleneksel Türk stili ile dekore edilmiş.. Otele ait bahçe ve teras muazzam.. Keyif yapıp gezi sonraları dinlenmek için oldukça güzel..İlk gün Göreme turu yapacağız ve ardından Ürgüp hızlıca gezilecek.. Göreme Aşıklar Tepesi ile tepeden bir seyir yaparak başlıyoruz.Burada bulunan kafeteryadan alınan bilgiye göre her sabah saat 05.00’te balon seyri muhteşem oluyor. Ve biz de bu bilgiye göre ertesi gün için planımızı yapıyoruz.Güneşin doğuşu ile 3 Japon çiftin düğün fotoğrafları da bu manzarada gerçekleşiyor.Aşıklar Tepesinden patika bir yol ile Göreme Milli Parkına trekking yapmak üzere yola koyuluyoruz. Yollarda manzara ve güzellikler arasında mutlaka fotoğraflar çekiyoruz.At çiftlikleri, trekking güzergahında.. At çiftliklerinin bulunduğu alanlarda hediyelik eşya satan dükkanlara rastlıyoruz.Oldukça otantik bir güzellikle kurumuş ağaçlar süslenmiş.. Kimi Çömlekler kimi ise nazar boncukları ile.. Bu güzellikleri fotoğraflamadan olmaz. Yürüyüş boyunca yol üzerinde vadi turlarının yapıldığı pek çok mekana rastlıyoruz. Atv ve at turları akşam üzeri başlayıp yaklaşık 6 saat sürüyor. Rehber eşliğinde gerçekleşen bu turlara katılabilmek için daha kapsamlı bir vakte ihtiyaç olduğunu düşünüp tercih etmiyoruz.Bu alanlardan ayrıldıktan sonra yürüme mesafesinde olan Göreme Milli Parkına ulaşıyoruz.Girişler 20 TL. Fakat müze kartınız veya müze kart özellikli kredi kartınız varsa giriş sağlanabiliyor. Park içinde oldukça gösterişli peri bacaları var. Ve çok fazla sayıda kilise. Her bölüm için girişte bir bilgilendirme yapılmış. Bunları dikkatlice okuyarak gezimize devam ediyoruz. Yukarı doğru çıktıkça güzellikler daha da artıyor.Bir çok kilise ve Hristiyanlık yaşam alanı Göreme Milli Parkı içerisinde.. Ayrıca saha içerisinde, Ürgüp, Avcılar, Uçhisar, Çavuşini, Yeni Zelve yerleşimleri, Göreme yöresinin geçmişteki kültürüne uygun tarım ve köy hayatını yansıtan tarihi ve doğal bütünlüğü sağlayan sahalar bulunuyor. Gezimizi tamamladıktan sonra buradan ayrılıyoruz.Göreme Milli Park önünden geçen Ürgüp minibüsleri ile hedefimiz Ürgüp. Kısa bir süre sonra vardığımız Ürgüp‘te tepede bulunan kale dikkat çekiyor. Fakat önce karnımızı doyurmamız gerek. Daha önce de bildiğim bir mekan olan Kardeşler Lokantasına giriyoruz. Tandır Çorba ve Çoban salata tercihimiz. Kardeşler Lokantasından bir önceki yazımda bahsetmiştim:)Başlıyoruz Ürgüp sokaklarında yürümeye. En çok dikkat çeken çok fazla kuruyemiş dükkanı olması. Tepeye doğru süren yolculuğumuzda Şarap mahzenleri de dikkat çekiyor. Yukarı mahallelerde Meşhur dizilerin çekildiği konaklar var. Asmalı Konak, Yer Gök Aşk gibi dizilerin çekimlerinin yapıldığı yerler..Asmalı Konak‘ta küçük bir tur yapıyoruz. İçeriye girişte 2 TL belediyenin aldığı bir ücret var. Konak içinde diziye ait fotoğraflar mevcut. Ve diziye ait bazı odalar. Fakat konak, dizideki görüntüsüne uygun ve detaylı olarak hazırlanmamış. Bazı odaları kapalı.Ürgüp‘te tepeden manzara seyri ve konakları gezme kısmı bitince meşhur kuruyemişçilerin olduğu caddeyi geziyoruz. Ürgüp kuruyemiş daha önce de uğradığım ve farklı yemişlerin kurularının olduğu bir dükkan. Sebze ve meyve kuruları oldukça leziz görünüyor. Tadına bakmakta ve bir çok soru sormakta sakınca yok çok güzel ilgi ve alaka gösteriyorlar.Diğer kuruyemişçilerden farklı olarak çilek, kivi, Hindistan cevizi, dut, ananas, kavun, guava, pomelo gibi meyvelerin kuruları burada dikkat çekiyor. Bu sırada dükkan sahibinin sıcacık karşılaması ve ikramları bizi mest ediyor. Ayağımızı mı sürttük bilmiyorum ama bir çok müşteri bizden sonra dolduruyor dükkanı .Ardından başlayan yağmur ve dışarıdaki malzemelerin içeri alınma telaşı sırasında biz de yardımcı oluyoruz. Gayet samimi bir ortam var. Dükkan sahibi bize harika bir Karadut Çayı ikram ediyor. İçerisinde dut taneleri de mevcut. Tabi alışverişimizi yaparken ne var ne yok tadına da bakıyoruz.
Ürgüp gezimiz sonrası Göreme‘ye geri dönüyoruz. Göreme merkez çarşısında dolaşırken bir tepede bulunan peri bacaları manzaralı “Manzara Restaurant” dikkatimizi çekiyor. Akşam yemeği için bu mekanda karar kıldıktan sonra yavaş adımlar ile yöneldiğimiz mekanda dingin bir akşam üstü güzel yemekler yiyoruz. Bu kez peri bacaları ışıl ışıl… Sokaklar hareketli. Göreme’nin gece görüntüsü de bir başka..Kapadokya serüveninde son gün önemli. Planlama yapıp son dakikada etkin bir gezi yapmak üzere yola koyuluyoruz. Hedef Uçhisar Kalesi. Göreme‘den bindiğimiz küçük otobüsle 10 dk’da hedefteyiz. Bu arada belirtmek isterim ki, eğer sayıca az kişi ile Kapadokya turu yapıyorsanız ve kendi aracınızı kullanmadıysanız orada araç kiralamak 2 gün için çokta mantıklı değil. Çünkü Göreme’de konaklama yapıyorsanız her yere ulaşım sağlayan minibüsler var. Ve oldukça ucuz.Gelelim Uçhisar Kalesi‘ne. Arnavut kaldırımlı caddelerden ufukta Kaleyi görerek ve fotoğraf çekerek ilerliyoruz.Oldukça ihtişamlı bir görüntü. İçeri girişler 6 TL’lik bir biletle sağlanıyor. Kale içinden ve dışından merdivenler ile en tepeye tırmanarak şahane manzaraya doğru yol alıyorsunuz. Kapadokya gözlerimizin hapsinde ve karşımızda muhteşem bir manzara var. Vadileriyle ünlü bu bölgede tepeye çıktıkça rengarenk kelebeklerle karşılaşıyoruz.
Uçhisar Kalesinden sonra düşüncemiz Paşabağ ve Zelveyi görmek.. Zamanımızın kısıtlı olduğunu düşünerek en iyi kararı vermeyi çalışıyoruz. Fakat birbirine çok yakın bu iki güzellik için her ikisine de gitme kararı alarak taksiye atlıyoruz.
Paşabağ, genellikle kartpostallarda rastladığımız tepesinde kayalar olan peri bacalarının olduğu belde. Girişte 3 adet büyük peri bacası var.Yürüyüş yolundan ilerledikçe farklı yapılardaki peri bacaları göze çarpıyor. Yürüyüş boyunca keşif yapıp fotoğraf çekiyoruz.Paşabağ beldesinden 2 km. uzaklıkta Zelve var. Zelve‘de ise vadi boyunca şahane manzaraları bulunan bir Açık Hava Müzesi bulunuyor. Girişler 25 tl. Elimizde haritamızla Zelve Açık Hava Müzesi‘ni keşfe çıkıyoruz. Haritada numaralandırılmış alanlar belirtilmiş ve yol boyunca da levha ve işaretlerle belirlenmiş. Keyifle geziyoruz. Vadi boyunca kuş sesleri, rengarenk kelebekler bize eşlik ediyor. Çalılar arasından gelen sesle bir kara kaplumbağasına da rastlıyoruz. Bol bol fotoğraf çekip uzun uzun yürüyor ve son günümüzün keyfini çıkarıyoruz.Zelve Açık Hava müzesini detaylı gezdikten sonra girişte bulunan gözlemecilerde el yapımı gözlemelerden yiyoruz. Dönüş tekrar Göreme‘ye. Yine müzenin önünden geçen minübüslerle kolaylıkla ulaşımı sağlıyoruz. Akşama uçağımız olduğu için dinlenmek üzere çarşıda bulunan Fat Boys Cafe’yi tercih ediyoruz. Dışarıda rahatça yayılabileceğimiz puflar ve yer sedirleri var. Güzelce dinlenip Kapadokya turumuzu burada sonlandırıyoruz.
Gezemediğimiz, göremediğimiz ve yapamadığımız çok şey var. Kapadokya 2 gün ile sınırlandırılmadan adım adım gezilecek muhteşem güzelliklerle dolu. Bir daha gelmek üzere şimdilik ayrılıyoruz.
Sevgiler..
İnstagram : @gamzenika

15 Şubat 2017 Çarşamba

Husinec Restaurace, Czech Goose and Duck,Prag'da Yeme İçme :)


PRAG, CZECH GOOSE AND DUCK, HUSİNEC RESTAURACE

Prag’da Kaz ve Ördek Nerede Yenir? Şarap Nerede İçilir ?


Prag’a gidip özel olarak hazırlanmış kaz ve ördeklerin tadına bakmadan asla dönmeyin. Prag’da bu işin ustası, gerçekten tek geçilecek bir de mekan var. Husinec Restaurant özellikle fırında nar gibi pişirilen kaz ve ördek çeşitleriyle meşhur bir mekan. Bir Praglıya geleneksel Çek yemeklerinin nelerden oluştuğunu sorduğunuzda domuz-lahana-hamur üçlüsünün cevap verildiğini okumuştum. Buradaki domuz etinin yerini kaz ve ördekte alıyor. Hatta şöyle söylemek daha doğru, tüm av hayvanları bu üçlü içinde yer alabiliyor.
Ve fırında nar gibi pişen kaz eti veya ördek eti de bu geleneği bozmadan, mis gibi kavrulmuş kırmızı lahana, etin suyu ile hazırlanan sos ve özel kabuksuz Çek hamur ekmekleriyle sunuluyor. Hamurun Çek mutfağında özel bir yeri var. Kabuksuz yumuşacık bu hamur ekmekler hemen her yemeğe eşlik ediyor, sade ve otlu çeşitleri de bulunuyor. Sunum oldukça başarılı. Tavsiyem yanında güzel bir kırmızı şarap içilmesi. Şarap olarak en iyi Çek şaraplarından biri olan Harmonia Vini kullanılıyor.



                                                                     

Tabi bira severler için Çek birası da şahane, ve burada oldukça ucuz. Husinec’te  Krusovice biraları tanklarda hazırlanıp sunuluyor. Bu, Çekoslavakya bölgesine ait Dark Beer olarak bilinen biraz daha karamelize bir bira çeşidi. Denemenizi tavsiye ederim, daha şekerli hoş bir tadı var. Çek topraklarının çok eski birası olarak bilinmektedir





                    Yemeğimizi beklerken muteşem kırmızı (Harmonia Vini) şarabımızı yudumluyoruz

Şehre yakın olarak konumlanan Husinec’i tamamen tesadüf eseri keşfediyoruz. Kaz veya ördek eti denemesi yapmak istiyorken tam da karşımızda Husinec beliriyor. Otelimize geçerken tesadüfen gördüğümüz mekanın girişinden bakınıp harika bir yer olduğunu hemen anlayıp akşam yemeğinde buradayız. Husinec dünyanın en iyi kazlarının yetiştiği Macaristan kazını tercih ediyor. Bilindiği Gibi Macaristan dünyada kaz ve ördeklerin en büyük üreticilerinden biri, Husinec kaz ve ördekleri soğutulmuş olarak bölgenin güneyindeki çiftliklerden  tedarik ediyor.

Kendine has bir havası var Husinec’in. Şirin ve otantik bir mekan, girişte 2 büyük bira fıçısı karşılıyor ve güler yüzlü samimi personeller. Masanıza hemen mumları yakıyorlar. Ortada yanan şömine sürekli olarak odun atan bir garsonJ Misafirlerine sürekli olarak memnuniyeti soran Şef.. Daha ne olsun. Harika bir yer. Kesinlikle gitmeli deneyimlemelisiniz.

Tabi ördek yemeye karar veriyoruz.  Şaraplarımız yemek öncesi hızlı bir şekilde geliyor. Yemek adeta bir görsel şov ile karşımızda. Nar gibi kızarmış ördek ortaya kondurulmuş ve yanında meşhur Çek hamurları (patates görünümlü hoş bir tat ). Kavrulmuş özel sosuyla gelen kırmızı lahanaya hiç sözüm yok, evde de yaparım diye planladım bile J Ayrıca özel ördek suyundan hazırlanan sosu da ilave etmişler..
Ayrıca fiyatlar oldukça uygun.  Çeyrek bir ördek 199 Czk ve Şarap 65 Czk , çeyrek ördek oldukça doyurucu.

Yemek sonrası en leziz kahvesi Caffe Milani siparişi verebilir, Milani kahve biraz karışık bir tat, dünyanın en iyi kavrulmuş kahvelerinin birleşimi olarak iddia ediliyor J


Husinec kalite politikası gereği kesinlikle hazır gıda ve dondurulmuş ürün kullanmıyor, en taze ve en kaliteli ürünleri müşterilerine sunuyor. Bu sebeple de daha çok turistlerin ilgisini çekiyor diye düşünmüyor değilim .

Husinec’te özellikle ördek veya kaz yemenizi tavsiye ediyorum,  Harmonia Vini denemeden, Dark Beer içmeden de dönmeyin.

Prag’ın kalbinde harika yemekler, muhteşem sunumlar, sıcacık insanlar ve Bohemya’nın Gotik havasını tamamen yansıtan bir restaurant. Ayrıca biz deneyimlemedik ama bir de güzel terası bulunuyor J

Uğrarsanız bizi de hatırlayın.


Adres:  

Restaurace Husinec                 
Mezibranská 13
Praha 1  110 00