22 Mayıs 2017 Pazartesi
Bolu Yedigöller 'de Nelere Dikkat Etmeli, Ne Yapmalı?
Cennet demenin yetersiz kaldığı Yedigöller'i ilkbaharda tekrar ziyaret ediyoruz. Bu kez hedef sadece Yedigöller.
İzmit 'ten çıktıktan sonra 1.5 saatlik bir yolculuk sonrası Bolu'dan Yedigöller Milli Parkı yoluna girip yukarı doğru çıkan köy yollarından devama ediyoruz. Doğanın uyanışı ile birlikte tüm canlılar uyanmış, hepsi mis bir ilkbahar havasında bizi karşılıyor. Yol boyu gördüğümüz tüm güzelliklerde durup temiz havayı içimize çekiyoruz, bu sırada dere şırıltısı,kuşların adeta dans içinde şarkı söylemesi ve tüm çiçeklerin güneşe gözlerini açması gibi pek çok doğa olayını izlemek ve hayran kalmak mümkün. Bunları da görmezden gelmeyin. Mutlaka kendinize seyir vakti ayırın.
İlk durağımız çay içebileceğimiz köylü tezgahları. Bir önceki seyahatimizde tanıştığımız Mehmet amca ve Hatice teyze çiftini ziyaret ediyoruz. Tavşan kanı bir çay ve güzel bir sohbet ile dönüşte kuzinede pişmiş patates yeme sözüyle yolumuza devam ediyoruz.
Buradan sonra Yedigöller için oldukça az bir mesafede var. Milli park içinde belli bir alana kadar araç ile girmek mümkün. Fakat ilk gölü gördükten sonra kesinlikle yürüyüş yapmaya başlayın derim. Zaten buraya gelmekteki amacımız da tamamen doğanın tadına varmaksa adım adım keşfetmekte fayda var.
Yedigöller Milli Parkı'nda yeme içme alanı oldukça sınırlı, gerek olduğunu da düşünmüyoruz. Bu sebeple sırt çantalarını sevdiğiniz atıştırmalıklar ile doldurmanız önerilir. Ayrıca hava şartlarına göre piknik yapmanız da mümkün. Bunu da öneririm. Çıkınları serip ormanın ortasına kurulmak oldukça keyifli olacak.
Yedigöller Milli Parkı bünyesinde Büyükgöl,Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olmak üzere 7 göl var. Ve hepsi yürüyüş parkuru içinde. Yol boyu büyülenerek gezeceğiniz doğa harikası göller ve dahası. İnanılmaz bir iklim, harika bir bitki örtüsü ve canlılar diyarı.. Adım adım keşfedin demem de bundan.. Adım attıkça sizi karşılayan güzelliklerin farkına varacaksınız.
Peki Yedigöller Milli Parkı'nda neler yapmalı nelere dikkat etmeli ?
☆Kesinlikle doğa aktivitelerine uygun, rahat hareket edebileceğiniz kıyafetler tercih edin,özellikle spor ve yürüyüş ayakkabısı giyin.
☆Araç ile içeri alana giriş ücreti 12 TL, tabi ki araç park alanını iyi belirlemekte fayda var, sonuç olarak uzun bir yürüyüş parkuru sizi bekliyor, kamp kurulacak ise kamp alanına eşya taşımak adına yakın park alanı tercih edilmelidir.
☆Balık tutmayı sevenler için öneri, av yasağı olmayan 2 adet göl var, tatlı su kefali çıkıyor, biz birkaç kişiye denk geldik, oldukça iri kefaller yakalamışlardı;)
☆Yol boyu gördüğünüz tüm güzellikler için durup fotoğraf alın, bir daha aynı şekilde görmek mümkün olamayacak.
☆Yedigöller Milli Parkı'na gelmeden evvel kurulmuş olan köylü tezgahlarında güzel bir çay için, közde patates yiyin,haşlanmış mısır deneyin.
☆Bu tezgahlarda satılan kuru yoğurt dedikleri peynir tarzında Bolu'ya has süt ürününü,köy peyniriniye, Bolu patatesin, yöreye has kızılcık tarhanasını,köy yumurtası, köy tereyağı,bal almadan dönmeyin
☆Gezi boyunca açlığınızı yatıştırmak için tüketebileceğiniz kaliteli besinler bulunan bir çanta size eşlik ediyor olsun,sumarım taşımarık gerek yok her yer içilebilir şu kaynağı 😊hatta evinize götürmek için şişe alın :)
☆Mevsim ne olursa olsun Karadeniz iklimi biraz serin,mutlaka önlem alın ,hatta anlık yağmur yağabiliyor,şemsiye ve yedek kıyafet taşımak faydalı
☆Fotoğraf çekimi için oldukça elverişli bir bölge, yedek makine ve sarj bulundurun
☆Biz gittiğimizde Vodafone hat kesinlikle çekmiyordu, önemli bir işiniz veya iletişim kurma durumunuz varsa bunu da atlamayın
☆Kalabalık tatil günlerinde gezinizden pek bir tat alamayabilirsiniz (resmi tatiller), daha sakin zamanlarda tercih edilmesini öneririm
☆Kamp kurma niyetiniz varsa sıkı bir hazırlık yapmanız gerekiyor, mutlaka çadır malzemeleri ve kamp için detaylı bir hazırlık yaparak planlı ilerleyin.
Dönüşte Mehmet amcanın mekanında bol vakit geçirecek şekilde zaman ayarlaması yaparak ayrılıyoruz. Közde patates,köy yumurtası,peynir,çay ile harika bir köy sofrası ile karnımızı doyuruyoruz. Sohbet için diyecek sözüm yok, pahabiçilmez..
Tüm güzellikleri ile Yedigöller cennetinden bir dahaki sefere kamp kurma hayalleri ile ayrılıyoruz, şimdiden kamp kurma araştırmaları ve ekibi de hazırlanıyor. Gerçekleştiğinde detaylı bilgi veriyor olacağım,
Beni ve daha fazlasını instagram hesabımdan takip edebilirsiniz,
👉 @gamzenika ♧
Keyifli ve bol seyahatli günler ♡ :)
26 Mart 2017 Pazar
Bafa Gölü Gezi Rehberi, Nasıl Gidilir, Neler Yapılır ?
Datça gezimizden dönerken tesadüfen keşfettiğimiz bu şahane göl için çeşitli yollar tercih edebilirsiniz. Aslında burayı biz de keşfetmedik. Datça’dan Didim’e geçecekken bizi karşılayacak olan sevgili arkadaşım Ayşegül ve eşi bizi uygun bir yerde beklemek isterken Bafa Gölü’ne de hep gitmek isteyip gidemedikleri için uğramışlar. Sonra Ayşegül’ün beni çığlık çığlığa arayıp Gamzeeee harika bir yer keşfettik kesinlikle görmeniz gerekiyor demesi ve bize bir fotoğraf atmasıyla olaylar gelişti. Zaten fotoğrafı görünce şahane bir yer olduğunu ve hemen oraya ışınlanmak istediğimi hissettim.
Bafa Gölü Muğla/Milas karayolu istikametinde Bafa Kasabası’nın ilerisinde Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. Bir kısmı Söke bir kısmı Milas sınırlarında. Sanki bir deniz gibi dağların arasında kalmış koskoca bir güzellikler diyarı. Girişte kurumuş bir zeminin karşıladığı göl kenarında görünen kayık adeta sanat eseri gibi. Sonrasında kıvrıla kıvrıla ilerleyen yolda el işi malzemeleri satan tam olarak Türkçe konuşmayan köylü kadınları görüyoruz. Sessizlik içinde kıvrılan yollarda harika bir bitki örtüsü, doğal güzellikler eşlik ediyor bizlere.
Bafa Gölü’nün eskiden Ege Denizi’nin bir körfezi olduğu söyleniyor. Şu anda denize olan mesafesi düşünülünce biraz imkansız gözükse de yüzyıllar içinde Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar ile bir göl haline geldiğini öğreniyoruz. Gölün çevrelendiği dağlar ise şeklinden adını alan Beşparmak Dağları. Dağlara doğru bakıldığında orada bir tarih yatıyor dedirten hafif ürpertici, fazlaca sessiz bir hali var. Öğrendiğimize göre dağların içinde Bizans döneminden kalma manastırlar ve bazı tarihi yapılar da varmış. Göl kenarında bulunan Heraklia sapağından sapıldığında Gölyaka Köyü karşınıza çıkıveriyor ki buradan da yürüyüş alanlarını keşfe çıkabiliyorsunuz. Bizim bu kadar uzun vaktimiz olmaması sebebiyle zaman kaybetmek istemiyoruz. Biraz daha ileride Kapkırı Köyü var ki burada dinlenmek, bir kahve molası vermek, güzel Ege insanı ile sohbet etmek mümkün. Bu köyde Heraklia antik kenti kalıntılarını da görmek mümkün. Köydeki doğal hayat, harika manzara, aşırı derecede doğallık bizleri etkiliyor. Burada yaşayan gerçekten yaşlanamaz dedirten bir güzellik var ki hayranlık içinde kalıyoruz. Kapkırı Köyü’ne ait bazı efsaneler var ki yaptığım araştırmalardan en beğendiğimi sizinle paylaşmak isterim
Bafa Gölü çevresinde ve Kapkırı köyünde pansiyonlara ait kafelerde yemek yiyebilir çay kahve molası verebilirsiniz. Buraya gelip yılan balığı yemeden dönülmemesi tavsiye edilenler arasında. Bir de Çeri Restoranda güzel bir kahvaltı. Çeri Restoran Bafa Gölü’ne gelenlerin sık tercih ettiği güzel bir mekan. Bu sebeple de oldukça kalabalık oluyor. Erken davranıp göl kenarında bir yer bulabilmek önemli Diyor ki Çeri Restoran ; Kaçan balık büyük olur kaçamayan Çeride ızgara olur Çeride yapılan harika bir kahvaltı ile aklımız burayı adım adım keşfetmekte kalarak buradan ayrılıyoruz. Tarihi dokusu, keşfedilecek pek çok yeri ile Bafa Gölü sizleri bekliyor. Bizim göremediğimiz ve Bafa Gölü’ne 1,5 saatlik bir mesafede yer alan Yediler Manastırı en eski manastırlardan bir tanesi. Biz, bir daha keşif yapmak için kendimize söz vererek ayrılıyoruz.
Tekrar gelebilmek görebilmek umudumuzla.
Sevgiler Gamze’den.
Bafa Gölü Muğla/Milas karayolu istikametinde Bafa Kasabası’nın ilerisinde Ege Bölgesi’nin en büyük gölü. Bir kısmı Söke bir kısmı Milas sınırlarında. Sanki bir deniz gibi dağların arasında kalmış koskoca bir güzellikler diyarı. Girişte kurumuş bir zeminin karşıladığı göl kenarında görünen kayık adeta sanat eseri gibi. Sonrasında kıvrıla kıvrıla ilerleyen yolda el işi malzemeleri satan tam olarak Türkçe konuşmayan köylü kadınları görüyoruz. Sessizlik içinde kıvrılan yollarda harika bir bitki örtüsü, doğal güzellikler eşlik ediyor bizlere.
Bafa Gölü’nün eskiden Ege Denizi’nin bir körfezi olduğu söyleniyor. Şu anda denize olan mesafesi düşünülünce biraz imkansız gözükse de yüzyıllar içinde Büyük Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar ile bir göl haline geldiğini öğreniyoruz. Gölün çevrelendiği dağlar ise şeklinden adını alan Beşparmak Dağları. Dağlara doğru bakıldığında orada bir tarih yatıyor dedirten hafif ürpertici, fazlaca sessiz bir hali var. Öğrendiğimize göre dağların içinde Bizans döneminden kalma manastırlar ve bazı tarihi yapılar da varmış. Göl kenarında bulunan Heraklia sapağından sapıldığında Gölyaka Köyü karşınıza çıkıveriyor ki buradan da yürüyüş alanlarını keşfe çıkabiliyorsunuz. Bizim bu kadar uzun vaktimiz olmaması sebebiyle zaman kaybetmek istemiyoruz. Biraz daha ileride Kapkırı Köyü var ki burada dinlenmek, bir kahve molası vermek, güzel Ege insanı ile sohbet etmek mümkün. Bu köyde Heraklia antik kenti kalıntılarını da görmek mümkün. Köydeki doğal hayat, harika manzara, aşırı derecede doğallık bizleri etkiliyor. Burada yaşayan gerçekten yaşlanamaz dedirten bir güzellik var ki hayranlık içinde kalıyoruz. Kapkırı Köyü’ne ait bazı efsaneler var ki yaptığım araştırmalardan en beğendiğimi sizinle paylaşmak isterim
-Bafa Gölü kıyısında bulunan şimdi Beşparmak Dağları olarak bilinen Latmos Dağı eteklerinde bir çoban yaşarmış. Bu çoban bir gün koyunlarını otlatmaktan yorgun düşmüş ve bir ağacın altında uyumaya başlamış. Ve bu sırada Zeus'un kızı Selena onu görmüş ve bir anda bu çobana aşık olmuş. O ölümsüz, çoban ise ölümlüymüş. Babası Zeus kızının aşkını anlamış anlamasına da çoban ölümlü olduğu bu aşka karşı gelmiş.
Selena babasına çobanı çok sevdiğini defalarca söylemiş, ama Zeus hep karşı çıkmış. Bir gün çoban yine yorgun düşüp uyuduğu bir gün onu gelmiş ve dudağından öpmüş. Babası da bunu görmüş ama belli etmemiş çok sevdiği kızı Selena'ya.
Selena babasına çobana aşık olduğunu, ölümsüzlüğünü almasını, ölümlü olarak çobanla evlenmek istediğini belirtmiş.
Zeus sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı ölüm uykusuna yatırmak olduğunu söylemiş. Selena babasının bu teklifini kabul etmiş.
Çoban ölüm uykusunu yatmış. Selena ise hala ölümsüzmüş. Çobanın ruhu gökyüzüne çıkmış ama Selena'ya dokunamamış bile… Babası oyun oynamış güzeller güzeli kızı Selena'ya, yani sözünü tutmamış.
Şimdi her yıl Haziran'ın 15'inde Selena gökyüzündeki dolunayın içine girermiş ve Bafa Gölü'ne bir damla gözyaşı akıtırmış.
Ve Bafa Gölü, Selena'nın gözyaşı ile hırçınlaşır ve o yaz gününde dalgalarla dolu olurmuş.
Bafa Gölü kıyısında oturan Karyalılar, İyonyalılar ve diğer medeniyetler efsaneyi dilden dile anlatmış ve efsane günümüze gelmiş.-
Göl kıyısına indiğimizde ise gölün ve kumların tadına varıyoruz. Kocaman bir kumsal küçük bir işletme ile bizleri karşılıyor. Bu kumsalın karşısında da gölün içinde tarihi bir yapı dikkatimizi çekiyor. Kumsal diyorum çünkü burası göl kenarı gibi değil. Adeta deniz kenarında hissettiren kum taneleri, göl suyu.. Kısa bir süre önce düğün yapılmış olduğunu düşündüğümüz alanda buna dair bazı ekipmanlar hala duruyor. Bize de fotoğraf çekmek için hazırlanmış alan oluşturmuş oluyor. Adeta bir zaman denizinin içinde yüzüyorum. Bu sessizlik, bu görüntü alıp götürüyor beni. Selena babasına çobanı çok sevdiğini defalarca söylemiş, ama Zeus hep karşı çıkmış. Bir gün çoban yine yorgun düşüp uyuduğu bir gün onu gelmiş ve dudağından öpmüş. Babası da bunu görmüş ama belli etmemiş çok sevdiği kızı Selena'ya.
Selena babasına çobana aşık olduğunu, ölümsüzlüğünü almasını, ölümlü olarak çobanla evlenmek istediğini belirtmiş.
Zeus sadece bir yol olduğunu, bunun da çobanı ölüm uykusuna yatırmak olduğunu söylemiş. Selena babasının bu teklifini kabul etmiş.
Çoban ölüm uykusunu yatmış. Selena ise hala ölümsüzmüş. Çobanın ruhu gökyüzüne çıkmış ama Selena'ya dokunamamış bile… Babası oyun oynamış güzeller güzeli kızı Selena'ya, yani sözünü tutmamış.
Şimdi her yıl Haziran'ın 15'inde Selena gökyüzündeki dolunayın içine girermiş ve Bafa Gölü'ne bir damla gözyaşı akıtırmış.
Ve Bafa Gölü, Selena'nın gözyaşı ile hırçınlaşır ve o yaz gününde dalgalarla dolu olurmuş.
Bafa Gölü kıyısında oturan Karyalılar, İyonyalılar ve diğer medeniyetler efsaneyi dilden dile anlatmış ve efsane günümüze gelmiş.-
Bafa Gölü çevresinde ve Kapkırı köyünde pansiyonlara ait kafelerde yemek yiyebilir çay kahve molası verebilirsiniz. Buraya gelip yılan balığı yemeden dönülmemesi tavsiye edilenler arasında. Bir de Çeri Restoranda güzel bir kahvaltı. Çeri Restoran Bafa Gölü’ne gelenlerin sık tercih ettiği güzel bir mekan. Bu sebeple de oldukça kalabalık oluyor. Erken davranıp göl kenarında bir yer bulabilmek önemli Diyor ki Çeri Restoran ; Kaçan balık büyük olur kaçamayan Çeride ızgara olur Çeride yapılan harika bir kahvaltı ile aklımız burayı adım adım keşfetmekte kalarak buradan ayrılıyoruz. Tarihi dokusu, keşfedilecek pek çok yeri ile Bafa Gölü sizleri bekliyor. Bizim göremediğimiz ve Bafa Gölü’ne 1,5 saatlik bir mesafede yer alan Yediler Manastırı en eski manastırlardan bir tanesi. Biz, bir daha keşif yapmak için kendimize söz vererek ayrılıyoruz.
Tekrar gelebilmek görebilmek umudumuzla.
Sevgiler Gamze’den.
Pazar Mutlulukları
Hafta sonunuzu doğada geçirmek.. Çiçek böcek kuş ne varsa hissetmek. Yoğun bir iş temposunun ardından rahatlatıcı etkisi yüksek akyivitelerden biridir. Yaşam dediğimiz stres topu. Özellikle çalışma hayatının yoğun temposu bizleri sürekli sosyalleşme isteği ile dolduruyor. Haftaiçi geçirdiğimiz yoğun dakikalarda ne kadar çok pozitif hayal kurarsak o kadar rahatliyoruz. Şöyle düşünün; sürekli olarak stresli bir ortamda stresli insanlarla negatif görüşmeler sorunlar üzerinde konuşmalar yapıyorsunuz.. Beyin otomatik olarak buna adapte oluyor ve vücutta geriliyor. Bu durumda yapmamız gereken aslında bir parça huzurlu dakikaları hayal etmek. Devir teknoloji devri. Şimdi bakıyorum sosyal medyada böyle huzur dolu fotoğraf paylaşımı yapıp pozitif düşünceye sevk eden bir sürü insan var. Evet bazen abartıp bu insanlara özenip bor adım atmadan olumsuzluklara kapılsakta iyi bir takip ile gaza gelip adım atma ihtimalimiz de yüksek. Açıkçası örnek alıp kendimizi pozitif düşünceye sevk etmek bizler için iyi olacaktır
Bir pazar günü hava puslu gözükse de açacak olan güneşin umuduyla evde kahvaltı hazırlığı yapıyorum. Sepetimi hazırlayıp deniz kenarında bir ev kahvaltısı yapmak niyetindeyim.. Muhteşem manzaralı yerimize konuşlandık fakat daha softamızı hazırlarken üşümeye başladık.. Mart ayının sonları olmasına rağmen nasıl bu derece ayaz olabiliyor gerçekten anlamıyorum :)) dışarda ev kahvaltısı yapmak güzeldir.. Güneşli günlerde piknik yapmak rahatlatır.. Piknigimizi donarak yapmış olsakta keyfini çıkarıyoruz..
Güzel bahar günlerinde erken uyanıp kendimizi dışarı atmak kafamızdaki olumsuzlukları atmamıza yardımcı olacaktır.. Alın yanınıza çayınızı kahvenizi ve kitabınızı.. Bırakın doğanın sessiz güzelliğine.. Bakın nasıl iyi gelecek.
İzmit'te bunları yapabileceğiniz gayet güzel ortamlar var ;
İzmit/Gölcük sahil yolu
Sekapark
60 evler Harikalar Diyarı
Tütünçiftlik sahili
Maşukiye
Sapanca
İzmit Marina bunlardan bazıları.
Ayrıca Kartepe yolunda ve kartepede de sizi rahatkatacak keyiflendirecek güzel mekanlar var
Haydi çıkın evden :))
Kaçırmayın güzel zamanları:)
Haydi sokaklara 💃💃
25 Mart 2017 Cumartesi
ŞANLIURFA’NIN SAKLI CENNETİ HALFETİ, KAYIP ŞEHİR
Şanlıurfa’nın Saklı Cennetidir Halfeti..Kayıp Şehir diyenler
de var. Gaziantep şehrimize daha yakın olmasına rağmen Şanlıurfa’ya bağlı, ama
bir kısmı Antep topraklarında, paylaşılamayacak kadar güzeldir.
Öncelikli olarak ulaşımdan bahsetmek istiyorum. Şanlıurfa
otogardan her yarım saatte bir Halfeti minübüsleri hareket ediyor. Fakat bu şekilde bir tercih
yapıyorsanız yolculuğunuzun epey uzun (3 saat) ve köylerden geçerek hem keyifli
hem de biraz zorlu olduğunu bilmenizi isterim. Tavsiye ederim ki araç
kiralayarak gezi kontrolünüzü elinize alın J
İstediğiniz zaman diliminde istediğiniz yerde olabilirsiniz.
Şanlıurfa’dan 112 km’lik bir yolculuk ile Halfeti
toprakların ayak basmış bulunuyoruz. Yeni Halfeti karşılıyor öncelikle bizleri.
Yukardan gördüğümüz manzara karşında hayranlığımızı da gizleyemiyoruz. İnanılır
gibi değil. Neden yerli ve yabancı turistlerin bu kadar ilgisini çekiyor belli.
Halfeti’nin ilginç bir hikayesi var aslında. Birecik
Barajı’nın yapılmaya başlaması ile Halfeti halkını saran bir telaş. Güzel
Halfeti bu kadar sıcak bir memleket için oldukça yeşil, meyve bahçeleri, doğal
kaynakları ve harika kuş çeşitleri ile doğal hayatın hüküm sürdüğü bir yermiş.
Birecik Barajı yapıldıktan sonra sular altında kalan evler ile birlikte 15 km
uzaklıkta yeni yerleşimler kurulmaya başlamış, bir nevi taşınma
gerçekleşmiş. Urfa’ya has taş mimarisi
evlerin, cami, okul gibi yapıların sular altında kalması ile de kriz fırsata
çevrilmiş ve turizm cenneti haline gelmiş. Sular altında kalan yapıları görmek,
bu yapılar üzerinde tekne turu yapmak, bir de batık kent ziyaretleri derken
gerçekten görülesi bir yer halini almış. Halkın sıcakkanlı, içten tavırları,
misafirperverlikleri ise inanılmaz. Ben ilk gittiğimde tanıştığım tekneci Salih
amcayı her gittiğimde ziyaret ettim ve hatta eşinin nazik ev ziyareti de
Halfeti manzaralı evini merakımdan geri çeviremedim J. Evimiz çok yıldızlı bir otel
demişti hiç unutmamJGerçekten
harikaydı. Akşamları gökyüzünde yıldız şöleni yaşanıyormuş J
Halfeti’de Neler Yapılır?
Tekne turu ile baraj gezintisi yapmadan dönmeyin. Özellikle
Fırat Nehri’nin altında kalan mimari yapıları bu gezintide keşfedeceksiniz.
Tekne turu fiyatları da oldukça makul, küçük tekne 60 TL ve büyük tekneler 120
TL fiyatlara kiralanabiliyor. Grup sayısına göre dilediğinizi
kiralayabilirsiniz. Ayrıca benim gibi bir Salih amca bulup tekne turunuzu daha
konforlu hale de getirebilirsiniz J
Batık Kentte mola verin. Hem çayınızı içip piknik yaparken,
ardından batık kentteki terk edilmek zorunda kalınmış evleri ziyaret edin. Her
birinin içinde dolaşırken bir zamanlar ne hayatlar gördü düşünecek,
etkileneceksiniz.
Vaktiniz bol ise 1 gece konaklayabilir, tertemiz bir sabaha
uyanabilirsiniz. Uyandığınızda sadece kuş sesleri sabahınıza eşlik ediyor
olacak.
Yürüyüşler yapın, harika hayvanlar özellikle kelebek ve
kuşlar size eşlik ediyor olacak. Derelerden geçerek keşfedin Halfeti’yi. Çekem
Mahallesi ve Savaşan Köyü’nü de ziyaret edin. Buralarda yaşayan insanların ne
kadar misafirperver olduklarını göreceksiniz.
Halfeti’nin meşhur siyah güllerinden bir fidan alıp yetişmek
üzere götürebilirsiniz. İklimsel olarak yetişeceğini sanmasak da almadan
duramıyoruz. Siyah Gül oldukça koyu, siyaha yakın bordo bir güldür ki sadece
Halfeti’de yetiştiği söyleniyor.
Rum Kalesi’ni ziyaret edin. Rum kalesine çıkıldığında tüm
Halfeti ayaklarınızın altında harika bir görüntü sizleri bekliyor olacak.
Asma Köprü’yü kullanarak karşıya geçin ve köprüde
fotoğraflar çekilin. Halfeti Gerdanı olarak da bilinen köprü Halfeti
Kaymakamlığı tarafından yapılmış. Etrafı yemyeşil, cıvıl cıvıl. Burada suya
atlayan çocukların eğlencesini izleyin, ne kadar mutlular, denizsiz memleket
olabilir ama biz suyu bulduk mu atlarız der gibiler J
Aziz Nerses Kilisesi Rumkale’de ölen Patrick Nerses için yaptırılmış bir kilisedir. Sur
içinde kalenin güneyinde yer almaktadır.
Kantarma Mezrası’nı yöre hakli Selçuklu Hanı olarak
isimlendirmiştir. Avlu ve kapalı bölümden oluşan karma bir han olduğu
görünmektedir.
Barşavma Kilisesi 13. Yüzyılda yaşayan Yakubi Barşavma’nın
kendi adına yaptırdığı manastırdır.
Halfeti’de Ne Yemeli ?
Nehir kenarındaki restoranlardan birinde yöreye has Şabut (Şaput)
balığı yiyin, biraz yağlı bir balık olmasına rağmen lezzetli. Güneydoğu’da
balık yemekte varmış diyeceksiniz J
Bunu su kenarında yapıyor olmak ise size Akdeniz’de bir akşam yemeği yiyor
hissi veecek J
Urfamızın meşhur patlıcan kebabı(eğer Urfa’da uzun bir süre
yaşadıysanız Urfamız demek adettir J),
domatesli kebap, haşhaş kebabı, Urfa kebabı,soğanlı kebap,çağırtlak kebabı,
dolma eziği de tercih edilebilecek lezzetler.
Burma Tatlısı, şıllık tatlısı J
peynir helvası da denenebilir. Şıllık tatlısı kızarmış yufkaların, şerbet ve
Antep fıstığı ile süslenmesinden oluşan güzel bir krep tatlısı diyebiliriz J Şıllık ismi
Kürtçe Şileki kelimesinden geliyor,
ıslak, sulu anlamında. Zamanla deformasyona uğrayıp şıllık olmuş J
Şirin Halfeti’de harika bir gün sona erdi. Aklımız
buralarda. Sanki gerçekten cennetteydik. Unutulmayacak güzelliklerle dolu
Halfeti’ye mutlaka 1 gününüzü ayırın. Hatta 1 gece de misafir olun. Pişman
olmayacaksınız.
Sevgiler Gamze’den…
7 Mart 2017 Salı
Sardina, ITALY
Italy, Alghero , Old Town ✌👀📚📷📝🍦🍨
Biraz geçmişe yolculuk yapalım mı 😇 İtalya günlerinden bir kare 📷📝
İtalya'nın Sardinya Özerk bölgesinin kuzeyindeki Sassari ilinedeki bir kent Alghero, halkın dili Katalanca 📚
Gezilecek yerler 👀📷💃
👉Palazzo Çarçassona.
👉Alghero Kathedrali (Santa Maria İmmacolata di Alghero Katedrali)): Yapımına başlangıç 1570; açılması 1593; tamamlanıp takdis edilmesi 1730. İlk yapımı Gotik mimarı stiline göre tasarımlanmıştır. Çan kulesini alt kısmı ve 5 şapel bu tarzdadır. Sonradan geç Rönesans mimarı stilinde içine ekler yapılmıştır. 20. yy/ ön cephesine Neoklasik mimarı stilde ekler yapılıp ön cephesi tümüyle değiştirilmiştir.
👉San Francisko Kilisesi: İlk yapımı 1360. Bu yapımı Katalan-Gotik mimarı tarzında yapımı yüksek mihrab ve şapellerde görülebilir. Çan kulesi 16. yy/başlarında yapılmıştır. Ana bina 16. yy. sonlarında yeniden yapılmıştır.
👉San Michael Kilisesi.
👉Madonna del Santo Rosario.Torre del Portal (Kapı Kulesi): 1360da Alghero'da yaşıyan Yahudilerin parasal katkılarıyla yapılmıştır.
👉Esperò Reial Kulesi: Yapımı 16. yüzyıl.
👉Palazzo D'Albis: Yapımı 16. yüzyıl. Tipik 16.yy/ Katalan-Aragonlu mimarı stiline örnek.
👉Neptune'un Deniz Mağarası
👉Porto Conte Limanı
👉Capo Çaccıa Burnu (uyuyan adam 😇)
#gamzeninblogu #gamzeninitalyanotlari #gamzenika #gamzeakin #italy #sardinia #sardinya #sardunyaadasi #blog #blogger #seyahatblog #trip #travel #gurme #travelblogger #travelblog #seyahat #seyahatblog #seyahatbloglari #yazarkafe #hurriyetseyahat #hurriyet #gezgin #gamzeakin #gamzenikaitalya #rome #italya #sardiniaisland #sardiniaisland #oldtown #alghero #sassari #katalan #catalan #italyagunlukleri #gamzeninnotlari #gamzeninblogu #gamzenikablogspot
Italy, Sardegna, Olmedo 📝📷📚👀
Johnny 💛 Me
Sardunya Adası' nın küçük şirin kasabası Olmedo'da her evin bir köpeği var. Hatta bazılarının daha fazla.. Hayvanlar önemli.. Evin bir üyesi ve onların hayatı önemseniyor.. Onlar da ailelerini önemsiyor 🐺 Ve hepsi oldukça mutlu.. Hayvan seven insan sever🐺
Olmedo'daki köpeğim Johnny, seni çok özledim güzel kalpli köpüş 🐺 📚📷📝👀 #gamzeninblogu #gamzeninnotlari #gamzeninitalyanotlari #italy #italya #olmedo #sardinia #sardegna #sardunya #gamzenikablogspot #blog #blogger #seyahat #seyahatblog #trip #travel #food #istanbul #sassari #gamzenika #gamzeakin
#gamzeninblogu #blog #blogger #seyahatblog #seyahatbloglari #gurme #gezenti #gezgin #gamzenikaitalya
Gizlenen Uğurlar :)
Sonsuzlukta zerreyi görmek.. 💦 Fark etmek güzelliğini.. ✨Hayat, umutlarını karanlıklarda saklamayı sever.. 🌟 Yakalayıp görmek bizim elimizde 🐞 bakmak değil aramak gerek çoğu zaman.. Basa basa gittiğimiz çok yollarımız var, ezip geçtiklerimiz,göremediklerimiz veya görmeyi bilmediğimiz💛
Sarp kayalıklarda minik uğurböceklerini görebilmek dileğiyle 🐞 Hayatın uğuru tam da oralarda bir yerde 💫haydi bulun çıkarın uğurunuzu 💙🐞
#gamzeninnotlari #gamzenika #gamzeakin #hayatkisakuslarucuyor #hayat #ugur #sans #gamzenikablogspot #seyahat #travel #trip #kerpe #izmit #kefken #cave #gamzenikakefken #istanbul #blog #blogger #seyahatblog #travelblogger #travelblog #foodblog #mutluyum #mutluyumçünkü #hayatguzel #renklerigor
Sarp kayalıklarda minik uğurböceklerini görebilmek dileğiyle 🐞 Hayatın uğuru tam da oralarda bir yerde 💫haydi bulun çıkarın uğurunuzu 💙🐞
#gamzeninnotlari #gamzenika #gamzeakin #hayatkisakuslarucuyor #hayat #ugur #sans #gamzenikablogspot #seyahat #travel #trip #kerpe #izmit #kefken #cave #gamzenikakefken #istanbul #blog #blogger #seyahatblog #travelblogger #travelblog #foodblog #mutluyum #mutluyumçünkü #hayatguzel #renklerigor
19 Şubat 2017 Pazar
Güzel Atlar Diyarı Kapadokya
Eski ismiyle Nissa ve Muşkara.. Kapadokya adı ise Katpatuka’dan geliyor.Katpatuka, güzel atlar diyarı anlamında fakat bazı rivayetlere göre de güzel adlar diyarı..Çevresinde bulunan şehirlerin güzel adlı olması şeklinde de yorumlanabilir. Sanırım Nevşehir, Kırşehir ve Niğde için kullanılmış..Şimdi ise Yenişehir anlamını taşıyan Nevşehir.. Yani güzel atlar diyarı Kapadokya..Büyülü güzellikleri, buram buram tarihi ile gezip görme arzusu uyandırıyor insanda..Yolculuğumuz İzmit‘ten başlıyor. Ulaşım uçakla veya otobüsle sağlanabiliyor. İzmit Otogardan Nevşehir Seyahat ile yaklaşık 8 saatlik bir gece yolculuğu veya Sabiha Gökçen Havalimanından 1 saatlik uçuş ile Nevşehir‘desiniz. Her iki yolculuk şekliyle de bu güzel atlar diyarına gitmeye gerçekten değer..
Kısa süreli bir gezi düşünceniz varsa önceden bir program yapmanızı tavsiye ederim. Hızlı ve etkili bir gezi olması için planlı olmanız şart. Konaklama yerimizi önceden ayarladık. Göreme‘de konaklamak pratik bir gezi için avantaj sayılır. Orta nokta ve gerçek bir güzellikler bölgesi.. Biz Panoromic Cave Pansiyonu tercih ediyoruz. UNESCO listesindeki 2 adet peri bacasıyla tam bir Kapadokya havası yaşattırıyor sizlere.. Odalar Göreme manzaralı ve kaya tipi geleneksel Türk stili ile dekore edilmiş.. Otele ait bahçe ve teras muazzam.. Keyif yapıp gezi sonraları dinlenmek için oldukça güzel..İlk gün Göreme turu yapacağız ve ardından Ürgüp hızlıca gezilecek.. Göreme Aşıklar Tepesi ile tepeden bir seyir yaparak başlıyoruz.Burada bulunan kafeteryadan alınan bilgiye göre her sabah saat 05.00’te balon seyri muhteşem oluyor. Ve biz de bu bilgiye göre ertesi gün için planımızı yapıyoruz.Güneşin doğuşu ile 3 Japon çiftin düğün fotoğrafları da bu manzarada gerçekleşiyor.Aşıklar Tepesinden patika bir yol ile Göreme Milli Parkına trekking yapmak üzere yola koyuluyoruz. Yollarda manzara ve güzellikler arasında mutlaka fotoğraflar çekiyoruz.At çiftlikleri, trekking güzergahında.. At çiftliklerinin bulunduğu alanlarda hediyelik eşya satan dükkanlara rastlıyoruz.Oldukça otantik bir güzellikle kurumuş ağaçlar süslenmiş.. Kimi Çömlekler kimi ise nazar boncukları ile.. Bu güzellikleri fotoğraflamadan olmaz. Yürüyüş boyunca yol üzerinde vadi turlarının yapıldığı pek çok mekana rastlıyoruz. Atv ve at turları akşam üzeri başlayıp yaklaşık 6 saat sürüyor. Rehber eşliğinde gerçekleşen bu turlara katılabilmek için daha kapsamlı bir vakte ihtiyaç olduğunu düşünüp tercih etmiyoruz.Bu alanlardan ayrıldıktan sonra yürüme mesafesinde olan Göreme Milli Parkına ulaşıyoruz.Girişler 20 TL. Fakat müze kartınız veya müze kart özellikli kredi kartınız varsa giriş sağlanabiliyor. Park içinde oldukça gösterişli peri bacaları var. Ve çok fazla sayıda kilise. Her bölüm için girişte bir bilgilendirme yapılmış. Bunları dikkatlice okuyarak gezimize devam ediyoruz. Yukarı doğru çıktıkça güzellikler daha da artıyor.Bir çok kilise ve Hristiyanlık yaşam alanı Göreme Milli Parkı içerisinde.. Ayrıca saha içerisinde, Ürgüp, Avcılar, Uçhisar, Çavuşini, Yeni Zelve yerleşimleri, Göreme yöresinin geçmişteki kültürüne uygun tarım ve köy hayatını yansıtan tarihi ve doğal bütünlüğü sağlayan sahalar bulunuyor. Gezimizi tamamladıktan sonra buradan ayrılıyoruz.Göreme Milli Park önünden geçen Ürgüp minibüsleri ile hedefimiz Ürgüp. Kısa bir süre sonra vardığımız Ürgüp‘te tepede bulunan kale dikkat çekiyor. Fakat önce karnımızı doyurmamız gerek. Daha önce de bildiğim bir mekan olan Kardeşler Lokantasına giriyoruz. Tandır Çorba ve Çoban salata tercihimiz. Kardeşler Lokantasından bir önceki yazımda bahsetmiştim:)Başlıyoruz Ürgüp sokaklarında yürümeye. En çok dikkat çeken çok fazla kuruyemiş dükkanı olması. Tepeye doğru süren yolculuğumuzda Şarap mahzenleri de dikkat çekiyor. Yukarı mahallelerde Meşhur dizilerin çekildiği konaklar var. Asmalı Konak, Yer Gök Aşk gibi dizilerin çekimlerinin yapıldığı yerler..Asmalı Konak‘ta küçük bir tur yapıyoruz. İçeriye girişte 2 TL belediyenin aldığı bir ücret var. Konak içinde diziye ait fotoğraflar mevcut. Ve diziye ait bazı odalar. Fakat konak, dizideki görüntüsüne uygun ve detaylı olarak hazırlanmamış. Bazı odaları kapalı.Ürgüp‘te tepeden manzara seyri ve konakları gezme kısmı bitince meşhur kuruyemişçilerin olduğu caddeyi geziyoruz. Ürgüp kuruyemiş daha önce de uğradığım ve farklı yemişlerin kurularının olduğu bir dükkan. Sebze ve meyve kuruları oldukça leziz görünüyor. Tadına bakmakta ve bir çok soru sormakta sakınca yok çok güzel ilgi ve alaka gösteriyorlar.Diğer kuruyemişçilerden farklı olarak çilek, kivi, Hindistan cevizi, dut, ananas, kavun, guava, pomelo gibi meyvelerin kuruları burada dikkat çekiyor. Bu sırada dükkan sahibinin sıcacık karşılaması ve ikramları bizi mest ediyor. Ayağımızı mı sürttük bilmiyorum ama bir çok müşteri bizden sonra dolduruyor dükkanı .Ardından başlayan yağmur ve dışarıdaki malzemelerin içeri alınma telaşı sırasında biz de yardımcı oluyoruz. Gayet samimi bir ortam var. Dükkan sahibi bize harika bir Karadut Çayı ikram ediyor. İçerisinde dut taneleri de mevcut. Tabi alışverişimizi yaparken ne var ne yok tadına da bakıyoruz.
Ürgüp gezimiz sonrası Göreme‘ye geri dönüyoruz. Göreme merkez çarşısında dolaşırken bir tepede bulunan peri bacaları manzaralı “Manzara Restaurant” dikkatimizi çekiyor. Akşam yemeği için bu mekanda karar kıldıktan sonra yavaş adımlar ile yöneldiğimiz mekanda dingin bir akşam üstü güzel yemekler yiyoruz. Bu kez peri bacaları ışıl ışıl… Sokaklar hareketli. Göreme’nin gece görüntüsü de bir başka..Kapadokya serüveninde son gün önemli. Planlama yapıp son dakikada etkin bir gezi yapmak üzere yola koyuluyoruz. Hedef Uçhisar Kalesi. Göreme‘den bindiğimiz küçük otobüsle 10 dk’da hedefteyiz. Bu arada belirtmek isterim ki, eğer sayıca az kişi ile Kapadokya turu yapıyorsanız ve kendi aracınızı kullanmadıysanız orada araç kiralamak 2 gün için çokta mantıklı değil. Çünkü Göreme’de konaklama yapıyorsanız her yere ulaşım sağlayan minibüsler var. Ve oldukça ucuz.Gelelim Uçhisar Kalesi‘ne. Arnavut kaldırımlı caddelerden ufukta Kaleyi görerek ve fotoğraf çekerek ilerliyoruz.Oldukça ihtişamlı bir görüntü. İçeri girişler 6 TL’lik bir biletle sağlanıyor. Kale içinden ve dışından merdivenler ile en tepeye tırmanarak şahane manzaraya doğru yol alıyorsunuz. Kapadokya gözlerimizin hapsinde ve karşımızda muhteşem bir manzara var. Vadileriyle ünlü bu bölgede tepeye çıktıkça rengarenk kelebeklerle karşılaşıyoruz.
Uçhisar Kalesinden sonra düşüncemiz Paşabağ ve Zelveyi görmek.. Zamanımızın kısıtlı olduğunu düşünerek en iyi kararı vermeyi çalışıyoruz. Fakat birbirine çok yakın bu iki güzellik için her ikisine de gitme kararı alarak taksiye atlıyoruz.
Sevgiler..
İnstagram : @gamzenika
Paşabağ, genellikle kartpostallarda rastladığımız tepesinde kayalar olan peri bacalarının olduğu belde. Girişte 3 adet büyük peri bacası var.Yürüyüş yolundan ilerledikçe farklı yapılardaki peri bacaları göze çarpıyor. Yürüyüş boyunca keşif yapıp fotoğraf çekiyoruz.Paşabağ beldesinden 2 km. uzaklıkta Zelve var. Zelve‘de ise vadi boyunca şahane manzaraları bulunan bir Açık Hava Müzesi bulunuyor. Girişler 25 tl. Elimizde haritamızla Zelve Açık Hava Müzesi‘ni keşfe çıkıyoruz. Haritada numaralandırılmış alanlar belirtilmiş ve yol boyunca da levha ve işaretlerle belirlenmiş. Keyifle geziyoruz. Vadi boyunca kuş sesleri, rengarenk kelebekler bize eşlik ediyor. Çalılar arasından gelen sesle bir kara kaplumbağasına da rastlıyoruz. Bol bol fotoğraf çekip uzun uzun yürüyor ve son günümüzün keyfini çıkarıyoruz.Zelve Açık Hava müzesini detaylı gezdikten sonra girişte bulunan gözlemecilerde el yapımı gözlemelerden yiyoruz. Dönüş tekrar Göreme‘ye. Yine müzenin önünden geçen minübüslerle kolaylıkla ulaşımı sağlıyoruz. Akşama uçağımız olduğu için dinlenmek üzere çarşıda bulunan Fat Boys Cafe’yi tercih ediyoruz. Dışarıda rahatça yayılabileceğimiz puflar ve yer sedirleri var. Güzelce dinlenip Kapadokya turumuzu burada sonlandırıyoruz.
Gezemediğimiz, göremediğimiz ve yapamadığımız çok şey var. Kapadokya 2 gün ile sınırlandırılmadan adım adım gezilecek muhteşem güzelliklerle dolu. Bir daha gelmek üzere şimdilik ayrılıyoruz.Sevgiler..
İnstagram : @gamzenika
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)