Sonsuzlukta zerreyi görmek.. 💦 Fark etmek güzelliğini.. ✨Hayat, umutlarını karanlıklarda saklamayı sever.. 🌟 Yakalayıp görmek bizim elimizde 🐞 bakmak değil aramak gerek çoğu zaman.. Basa basa gittiğimiz çok yollarımız var, ezip geçtiklerimiz,göremediklerimiz veya görmeyi bilmediğimiz💛
Sarp kayalıklarda minik uğurböceklerini görebilmek dileğiyle 🐞 Hayatın uğuru tam da oralarda bir yerde 💫haydi bulun çıkarın uğurunuzu 💙🐞
#gamzeninnotlari #gamzenika #gamzeakin #hayatkisakuslarucuyor #hayat #ugur #sans #gamzenikablogspot #seyahat #travel #trip #kerpe #izmit #kefken #cave #gamzenikakefken #istanbul #blog #blogger #seyahatblog #travelblogger #travelblog #foodblog #mutluyum #mutluyumçünkü #hayatguzel #renklerigor
7 Mart 2017 Salı
19 Şubat 2017 Pazar
Güzel Atlar Diyarı Kapadokya
Eski ismiyle Nissa ve Muşkara.. Kapadokya adı ise Katpatuka’dan geliyor.Katpatuka, güzel atlar diyarı anlamında fakat bazı rivayetlere göre de güzel adlar diyarı..Çevresinde bulunan şehirlerin güzel adlı olması şeklinde de yorumlanabilir. Sanırım Nevşehir, Kırşehir ve Niğde için kullanılmış..Şimdi ise Yenişehir anlamını taşıyan Nevşehir.. Yani güzel atlar diyarı Kapadokya..Büyülü güzellikleri, buram buram tarihi ile gezip görme arzusu uyandırıyor insanda..Yolculuğumuz İzmit‘ten başlıyor. Ulaşım uçakla veya otobüsle sağlanabiliyor. İzmit Otogardan Nevşehir Seyahat ile yaklaşık 8 saatlik bir gece yolculuğu veya Sabiha Gökçen Havalimanından 1 saatlik uçuş ile Nevşehir‘desiniz. Her iki yolculuk şekliyle de bu güzel atlar diyarına gitmeye gerçekten değer..
Kısa süreli bir gezi düşünceniz varsa önceden bir program yapmanızı tavsiye ederim. Hızlı ve etkili bir gezi olması için planlı olmanız şart. Konaklama yerimizi önceden ayarladık. Göreme‘de konaklamak pratik bir gezi için avantaj sayılır. Orta nokta ve gerçek bir güzellikler bölgesi.. Biz Panoromic Cave Pansiyonu tercih ediyoruz. UNESCO listesindeki 2 adet peri bacasıyla tam bir Kapadokya havası yaşattırıyor sizlere.. Odalar Göreme manzaralı ve kaya tipi geleneksel Türk stili ile dekore edilmiş.. Otele ait bahçe ve teras muazzam.. Keyif yapıp gezi sonraları dinlenmek için oldukça güzel..İlk gün Göreme turu yapacağız ve ardından Ürgüp hızlıca gezilecek.. Göreme Aşıklar Tepesi ile tepeden bir seyir yaparak başlıyoruz.Burada bulunan kafeteryadan alınan bilgiye göre her sabah saat 05.00’te balon seyri muhteşem oluyor. Ve biz de bu bilgiye göre ertesi gün için planımızı yapıyoruz.Güneşin doğuşu ile 3 Japon çiftin düğün fotoğrafları da bu manzarada gerçekleşiyor.Aşıklar Tepesinden patika bir yol ile Göreme Milli Parkına trekking yapmak üzere yola koyuluyoruz. Yollarda manzara ve güzellikler arasında mutlaka fotoğraflar çekiyoruz.At çiftlikleri, trekking güzergahında.. At çiftliklerinin bulunduğu alanlarda hediyelik eşya satan dükkanlara rastlıyoruz.Oldukça otantik bir güzellikle kurumuş ağaçlar süslenmiş.. Kimi Çömlekler kimi ise nazar boncukları ile.. Bu güzellikleri fotoğraflamadan olmaz. Yürüyüş boyunca yol üzerinde vadi turlarının yapıldığı pek çok mekana rastlıyoruz. Atv ve at turları akşam üzeri başlayıp yaklaşık 6 saat sürüyor. Rehber eşliğinde gerçekleşen bu turlara katılabilmek için daha kapsamlı bir vakte ihtiyaç olduğunu düşünüp tercih etmiyoruz.Bu alanlardan ayrıldıktan sonra yürüme mesafesinde olan Göreme Milli Parkına ulaşıyoruz.Girişler 20 TL. Fakat müze kartınız veya müze kart özellikli kredi kartınız varsa giriş sağlanabiliyor. Park içinde oldukça gösterişli peri bacaları var. Ve çok fazla sayıda kilise. Her bölüm için girişte bir bilgilendirme yapılmış. Bunları dikkatlice okuyarak gezimize devam ediyoruz. Yukarı doğru çıktıkça güzellikler daha da artıyor.Bir çok kilise ve Hristiyanlık yaşam alanı Göreme Milli Parkı içerisinde.. Ayrıca saha içerisinde, Ürgüp, Avcılar, Uçhisar, Çavuşini, Yeni Zelve yerleşimleri, Göreme yöresinin geçmişteki kültürüne uygun tarım ve köy hayatını yansıtan tarihi ve doğal bütünlüğü sağlayan sahalar bulunuyor. Gezimizi tamamladıktan sonra buradan ayrılıyoruz.Göreme Milli Park önünden geçen Ürgüp minibüsleri ile hedefimiz Ürgüp. Kısa bir süre sonra vardığımız Ürgüp‘te tepede bulunan kale dikkat çekiyor. Fakat önce karnımızı doyurmamız gerek. Daha önce de bildiğim bir mekan olan Kardeşler Lokantasına giriyoruz. Tandır Çorba ve Çoban salata tercihimiz. Kardeşler Lokantasından bir önceki yazımda bahsetmiştim:)Başlıyoruz Ürgüp sokaklarında yürümeye. En çok dikkat çeken çok fazla kuruyemiş dükkanı olması. Tepeye doğru süren yolculuğumuzda Şarap mahzenleri de dikkat çekiyor. Yukarı mahallelerde Meşhur dizilerin çekildiği konaklar var. Asmalı Konak, Yer Gök Aşk gibi dizilerin çekimlerinin yapıldığı yerler..Asmalı Konak‘ta küçük bir tur yapıyoruz. İçeriye girişte 2 TL belediyenin aldığı bir ücret var. Konak içinde diziye ait fotoğraflar mevcut. Ve diziye ait bazı odalar. Fakat konak, dizideki görüntüsüne uygun ve detaylı olarak hazırlanmamış. Bazı odaları kapalı.Ürgüp‘te tepeden manzara seyri ve konakları gezme kısmı bitince meşhur kuruyemişçilerin olduğu caddeyi geziyoruz. Ürgüp kuruyemiş daha önce de uğradığım ve farklı yemişlerin kurularının olduğu bir dükkan. Sebze ve meyve kuruları oldukça leziz görünüyor. Tadına bakmakta ve bir çok soru sormakta sakınca yok çok güzel ilgi ve alaka gösteriyorlar.Diğer kuruyemişçilerden farklı olarak çilek, kivi, Hindistan cevizi, dut, ananas, kavun, guava, pomelo gibi meyvelerin kuruları burada dikkat çekiyor. Bu sırada dükkan sahibinin sıcacık karşılaması ve ikramları bizi mest ediyor. Ayağımızı mı sürttük bilmiyorum ama bir çok müşteri bizden sonra dolduruyor dükkanı .Ardından başlayan yağmur ve dışarıdaki malzemelerin içeri alınma telaşı sırasında biz de yardımcı oluyoruz. Gayet samimi bir ortam var. Dükkan sahibi bize harika bir Karadut Çayı ikram ediyor. İçerisinde dut taneleri de mevcut. Tabi alışverişimizi yaparken ne var ne yok tadına da bakıyoruz.
Ürgüp gezimiz sonrası Göreme‘ye geri dönüyoruz. Göreme merkez çarşısında dolaşırken bir tepede bulunan peri bacaları manzaralı “Manzara Restaurant” dikkatimizi çekiyor. Akşam yemeği için bu mekanda karar kıldıktan sonra yavaş adımlar ile yöneldiğimiz mekanda dingin bir akşam üstü güzel yemekler yiyoruz. Bu kez peri bacaları ışıl ışıl… Sokaklar hareketli. Göreme’nin gece görüntüsü de bir başka..Kapadokya serüveninde son gün önemli. Planlama yapıp son dakikada etkin bir gezi yapmak üzere yola koyuluyoruz. Hedef Uçhisar Kalesi. Göreme‘den bindiğimiz küçük otobüsle 10 dk’da hedefteyiz. Bu arada belirtmek isterim ki, eğer sayıca az kişi ile Kapadokya turu yapıyorsanız ve kendi aracınızı kullanmadıysanız orada araç kiralamak 2 gün için çokta mantıklı değil. Çünkü Göreme’de konaklama yapıyorsanız her yere ulaşım sağlayan minibüsler var. Ve oldukça ucuz.Gelelim Uçhisar Kalesi‘ne. Arnavut kaldırımlı caddelerden ufukta Kaleyi görerek ve fotoğraf çekerek ilerliyoruz.Oldukça ihtişamlı bir görüntü. İçeri girişler 6 TL’lik bir biletle sağlanıyor. Kale içinden ve dışından merdivenler ile en tepeye tırmanarak şahane manzaraya doğru yol alıyorsunuz. Kapadokya gözlerimizin hapsinde ve karşımızda muhteşem bir manzara var. Vadileriyle ünlü bu bölgede tepeye çıktıkça rengarenk kelebeklerle karşılaşıyoruz.
Uçhisar Kalesinden sonra düşüncemiz Paşabağ ve Zelveyi görmek.. Zamanımızın kısıtlı olduğunu düşünerek en iyi kararı vermeyi çalışıyoruz. Fakat birbirine çok yakın bu iki güzellik için her ikisine de gitme kararı alarak taksiye atlıyoruz.
Sevgiler..
İnstagram : @gamzenika
Paşabağ, genellikle kartpostallarda rastladığımız tepesinde kayalar olan peri bacalarının olduğu belde. Girişte 3 adet büyük peri bacası var.Yürüyüş yolundan ilerledikçe farklı yapılardaki peri bacaları göze çarpıyor. Yürüyüş boyunca keşif yapıp fotoğraf çekiyoruz.Paşabağ beldesinden 2 km. uzaklıkta Zelve var. Zelve‘de ise vadi boyunca şahane manzaraları bulunan bir Açık Hava Müzesi bulunuyor. Girişler 25 tl. Elimizde haritamızla Zelve Açık Hava Müzesi‘ni keşfe çıkıyoruz. Haritada numaralandırılmış alanlar belirtilmiş ve yol boyunca da levha ve işaretlerle belirlenmiş. Keyifle geziyoruz. Vadi boyunca kuş sesleri, rengarenk kelebekler bize eşlik ediyor. Çalılar arasından gelen sesle bir kara kaplumbağasına da rastlıyoruz. Bol bol fotoğraf çekip uzun uzun yürüyor ve son günümüzün keyfini çıkarıyoruz.Zelve Açık Hava müzesini detaylı gezdikten sonra girişte bulunan gözlemecilerde el yapımı gözlemelerden yiyoruz. Dönüş tekrar Göreme‘ye. Yine müzenin önünden geçen minübüslerle kolaylıkla ulaşımı sağlıyoruz. Akşama uçağımız olduğu için dinlenmek üzere çarşıda bulunan Fat Boys Cafe’yi tercih ediyoruz. Dışarıda rahatça yayılabileceğimiz puflar ve yer sedirleri var. Güzelce dinlenip Kapadokya turumuzu burada sonlandırıyoruz.
Gezemediğimiz, göremediğimiz ve yapamadığımız çok şey var. Kapadokya 2 gün ile sınırlandırılmadan adım adım gezilecek muhteşem güzelliklerle dolu. Bir daha gelmek üzere şimdilik ayrılıyoruz.Sevgiler..
İnstagram : @gamzenika
15 Şubat 2017 Çarşamba
Husinec Restaurace, Czech Goose and Duck,Prag'da Yeme İçme :)
PRAG, CZECH GOOSE AND DUCK, HUSİNEC RESTAURACE
Prag’da Kaz ve Ördek Nerede Yenir? Şarap Nerede İçilir ?
Prag’a gidip özel olarak hazırlanmış kaz ve ördeklerin
tadına bakmadan asla dönmeyin. Prag’da bu işin ustası, gerçekten tek geçilecek
bir de mekan var. Husinec Restaurant özellikle fırında nar gibi pişirilen kaz
ve ördek çeşitleriyle meşhur bir mekan. Bir Praglıya geleneksel Çek
yemeklerinin nelerden oluştuğunu sorduğunuzda domuz-lahana-hamur üçlüsünün
cevap verildiğini okumuştum. Buradaki domuz etinin yerini kaz ve ördekte
alıyor. Hatta şöyle söylemek daha doğru, tüm av hayvanları bu üçlü içinde yer
alabiliyor.
Ve fırında nar gibi pişen kaz eti veya ördek eti de bu
geleneği bozmadan, mis gibi kavrulmuş kırmızı lahana, etin suyu ile hazırlanan
sos ve özel kabuksuz Çek hamur ekmekleriyle sunuluyor. Hamurun Çek mutfağında
özel bir yeri var. Kabuksuz yumuşacık bu hamur ekmekler hemen her yemeğe eşlik
ediyor, sade ve otlu çeşitleri de bulunuyor. Sunum oldukça başarılı. Tavsiyem
yanında güzel bir kırmızı şarap içilmesi. Şarap olarak en iyi Çek şaraplarından
biri olan Harmonia Vini kullanılıyor.
Tabi bira severler için Çek birası da şahane, ve burada
oldukça ucuz. Husinec’te Krusovice
biraları tanklarda hazırlanıp sunuluyor. Bu, Çekoslavakya bölgesine ait Dark
Beer olarak bilinen biraz daha karamelize bir bira çeşidi. Denemenizi tavsiye
ederim, daha şekerli hoş bir tadı var. Çek topraklarının çok eski birası olarak
bilinmektedir
Yemeğimizi beklerken muteşem kırmızı
(Harmonia Vini) şarabımızı yudumluyoruz
Şehre yakın olarak konumlanan Husinec’i tamamen tesadüf
eseri keşfediyoruz. Kaz veya ördek eti denemesi yapmak istiyorken tam da
karşımızda Husinec beliriyor. Otelimize geçerken tesadüfen gördüğümüz mekanın
girişinden bakınıp harika bir yer olduğunu hemen anlayıp akşam yemeğinde
buradayız. Husinec dünyanın en iyi kazlarının yetiştiği Macaristan kazını
tercih ediyor. Bilindiği Gibi Macaristan dünyada kaz ve ördeklerin en büyük
üreticilerinden biri, Husinec kaz ve ördekleri soğutulmuş olarak bölgenin
güneyindeki çiftliklerden tedarik
ediyor.
Kendine has bir havası var Husinec’in. Şirin ve otantik bir
mekan, girişte 2 büyük bira fıçısı karşılıyor ve güler yüzlü samimi
personeller. Masanıza hemen mumları yakıyorlar. Ortada yanan şömine sürekli
olarak odun atan bir garsonJ
Misafirlerine sürekli olarak memnuniyeti soran Şef.. Daha ne olsun. Harika bir
yer. Kesinlikle gitmeli deneyimlemelisiniz.
Tabi ördek yemeye karar veriyoruz. Şaraplarımız yemek öncesi hızlı bir şekilde
geliyor. Yemek adeta bir görsel şov ile karşımızda. Nar gibi kızarmış ördek
ortaya kondurulmuş ve yanında meşhur Çek hamurları (patates görünümlü hoş bir
tat ). Kavrulmuş özel sosuyla gelen kırmızı lahanaya hiç sözüm yok, evde de
yaparım diye planladım bile J
Ayrıca özel ördek suyundan hazırlanan sosu da ilave etmişler..
Ayrıca fiyatlar oldukça uygun. Çeyrek bir ördek 199 Czk ve Şarap 65 Czk ,
çeyrek ördek oldukça doyurucu.
Yemek sonrası en leziz kahvesi Caffe Milani siparişi
verebilir, Milani kahve biraz karışık bir tat, dünyanın en iyi kavrulmuş
kahvelerinin birleşimi olarak iddia ediliyor J
Husinec kalite politikası gereği kesinlikle hazır gıda ve
dondurulmuş ürün kullanmıyor, en taze ve en kaliteli ürünleri müşterilerine
sunuyor. Bu sebeple de daha çok turistlerin ilgisini çekiyor diye düşünmüyor
değilim .
Husinec’te özellikle ördek veya kaz yemenizi tavsiye
ediyorum, Harmonia Vini denemeden, Dark
Beer içmeden de dönmeyin.
Prag’ın kalbinde harika yemekler, muhteşem sunumlar, sıcacık
insanlar ve Bohemya’nın Gotik havasını tamamen yansıtan bir restaurant. Ayrıca
biz deneyimlemedik ama bir de güzel terası bulunuyor J
Uğrarsanız bizi de hatırlayın.
Adres:
Restaurace
Husinec
|
|
Mezibranská
13
|
|
Praha 1
110 00
|
|
14 Şubat 2017 Salı
Prag'dan Karlovy Vary'e Nasıl Gidilir?
PRAG’DAN KARLOVY VARY’E NASIL GİDİLİR? NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR? NELER
YAPILMALIDIR?
Prag’dan Karlovy Vary’e ister tren ister otobüs ile seyahat
edebilir, eğer tur ve rehber hizmeti almak istiyorsanız da şehrin her yerinde
bulunan küçük tur büfelerinden Karlovy Vary turu alabilir veya özel rehber ile
gidebilirsiniz.
Keyifli tren yolculuğunda yanınızda mutlaka kitabınız olsun
Biz Karlovy Vary için tren ile seyahat etmeyi tercih ettik,
eğer nostaljik bir yolculuk yapmak, sessiz sakin kasabalardan geçmek, şehirden
uzak Prag yaşamını izlemek istiyorsanız tren ile seyahat etmeniz uygun
olacaktır. Tren istasyonu şehir merkezine oldukça yakın. Hlavi Nadrazi olarak
sorguladığınızda oldukça yakın olduğunu da göreceksiniz. Yürüme bile
gidebilirsiniz. Tren istasyonunun alt katında bilet satış noktaları var.
Information detaylı tren saatlerini de alabilirsiniz. Çok yardımcı oluyorlar.
Hatta dönüş saatlerinin de yer aldığı bir liste bile veriyorlar. Size tavsiyem
en erken saatteki trene binmeniz. Yolculuk tam 3 saat 15 dakika sürdüğü için ne
kadar erken yol alırsanız o karda çok vakit geçirme şansınız olacak. Biz 8de
tren istasyonunda olmamıza rağmen erken treni kaçırmıştık. Sebebi ise yanlış
yönlendirmeler oldu. Bu yazıyı yazmamdaki en büyük etken de bu zaten. Faydalı
olacağını düşündüğümden yazıyorum, en azından araştırma yaparken mutlaka
faydası dokunacaktır. Bireysel bir Türk rehbere Karlovy Vary fiyatını sorduğumda tam 150 Euro fiyat
verdi J
Biz bunun yarısını bile harcamadık diyebilirim. Sadece tren biletimiz gidiş-dönüş
aldığımız için 679 Czk idi. Tren biletlerinizi de mutlaka gidiş-dönüş olacak
şekilde alın, saat probleminiz olmayacak. İsteğiniz saatte özgürce trene binme
şansınız var, tek yönlü bilet alımında fiyat 500 Czk dolaylarında. Bu indirimi
de kaçırmayın. Tren saatimiz gelene kadar tren istasyonunda bulunan mağazaları
geziyoruz. Bizim istasyonlar gibi değil, mini bir havaalanı şeklinde J Her şey var. Beklerken
sıkılmıyorsunuz. Tiger mağazasını özellikle tavsiye ediyorum, gıdadan hediyelik
eşyaya her şeyi uygun fiyatlara bulabilirsiniz. Tren yolculuğumuz uzun olacağı
için atıştırmalık bir şeyler alıyoruz. Bunu da atlamayın, yol boyu yemek ,
içmek yolculuğu daha zevkli bir hale getiriyor. Ayrıca kulaklık, kitap veya
okuyacak şeyler mutlaka yanınızda olsun. Okumak için oldukça uzun ve verimli
bir zaman.
Treninizin hangi platformdan kalktığına girişte bulunan
ekranlardan bakabiliyorsunuz. Daha sonra peronlarda ilerlerken de ekranlar
oluyor ve orada da tren adı ve numarası da yazıyor. Peronda beklerken de
sormakta fayda var. En ufak bir hata yanlış treni kaçırmanıza neden olabilir J Zaten tren üzerinde de
gerekli bilgiler yazıyor olacak. Mutlaka teyit edin.
Trenimiz 4/6 kişilik kompartımanlardan oluşan şirin mi şirin
bir tren J
Cam kenarına oturmuş olmakta avantaj. Hemen evimiz gibi yerleşiyoruz.
Hazırlıklı olmamız sebebiyle de sıkılmadan tadını çıkara çıkara harika bir
yolculuk geçiriyoruz. Yol boyu şehir hayatını pek sevmediklerini öğrendiğimiz
Prag insanlarının köy evleri var. Nehir kenarında dağ evleri. Bu arada hava
şubat ayında oldukça soğuk. Eksilerde seyrediyor ve genellikle nehirler
donuyor. Nehir kenarında yürüyüşe çıkmış insanlar, köpeğiyle gezintiye çıkanlar…
Gayet sakin bir hayat akıp gidiyor yol boyunca.
Ve Karlovy Vary. Dünyanın en önemli kaplıca merkezlerinden
biri. Öncelikle kaplıcalar diyarı Karlovy Vary’nin nasıl keşfedildiğinden
bahsetmek istiyorum. Zamanın kralı 4.Karl buraya ava gelip bir geyik vuruyor ve
köpeği de geyiği getirmek üzere koşarken suya düşüyor. Suya düşen köpeğin çığlık
atmasıyla birlikte Karl durumdan şüphelenip yaverlerine köpeği sudan çıkarıp
bakmalarını söylüyor. Ve suyun çok sıcak olduğu anlaşılıyor. Böylece burada bir
anormallik olduğu keşfedilip kaplıcalarca çok zengin olduğu da tespit ediliyor.
Karlovy Vary Kralın Banyosu anlamında J Sanırım kral keşfinden
dolayı ismi de bu şekilde olmuş J
Kaplıcaların şifalı olduğu biliniyor ve her yıl binlerce turist sadece şifa
olsun diye buraya geliyor. Özellikle mide ve bağırsak rahatsızlıkları için
şifalı olan sulardan yol boyu içebileceğiniz noktalar bulunuyor. Oteller de
buna göre tasarlanmış. Kaplıcalı olup spa merkezi şeklinde olanlar var, veya
sadece otel hizmeti verenler. Şubat ayında şehrin ortasından geçen Tepla
Nehri’nden çıkan buharı görünce şaşırıp kalıyoruz. O kadar sıcak ki ördekler
içinde dans ediyor J
Nehrin sağ ve solunda bulunan yapılanmalar rengarenk.
Karlovy Vary’e has bu renkli yapıların 100 yıllık olduğu
tahmin ediliyor. Bu da apayrı bir güzellik katıyor
Yol boyunca en az 15 tane kaplıca suyu sizi karşılıyor
olacak. Bu sebeple de girişte bulunan hediyelik eşya dükkanlarından herkesin
elinde göreceğiniz ibrik bardaklardan almayı sakın unutmayın J
Porselen İbrikler
Kaplıcadan su içmenin de bir şekli var J Aman plastik şişeyle
almayın J
Şaka bir yana bu ibrik bardaklar çok meşhur, zaten herkesin elinde görünce benim
de olsun diyeceksiniz. Bohemya porselenleriyle meşhur olduğundan porselen almanızı
ayrıca tavsiye ederim. Çok şık modeller mevcut. Tercihimi kaplıca isimlerinin
ve su sıcaklıklarının yazılı olduğu modelden yana yapıyorum. Bilgi yüklü bir
ibrik seçimi J Pipetli
tasarlanan bu ibriklerle her noktadan su içmeniz ve yavaş yavaş yürümeniz
mümkün. Şifa olması isteniyorsa, bu şekilde içilmesi öneriliyor.
Yol boyu yürürken kaplıca kaynaklarını da göreceksiniz. Her
kaplıca durup isim ve sıcaklık bilgilerine bakıp, şifalı sulardan da içmenizi
tavsiye derim. Her ne kadar suyun tadını hiç beğenmesem de şifa diye içtim. Çok
tuzlu ve ağır geldi bana. Yol boyu kaplıca kaynaklarında duruyor, fotoğraflar
alıyoruz. Yürüyüş yolu üzerinde ana kaynağın bulunduğu ve kaynar suyun dışarıya
çıktığı bir termal kaynak kolonadı görüyoruz.
Asıl hedefimiz Karlovy Vary’i bizim için önemli kılan bir
sebep var aslında. 1918 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün buraya gelip yaklaşık
1 ay kadar kalmış olması. Atatürk’ün kaldığı oteli merak ederek yolumuza devam
ediyoruz. Otelin Karlovy Vary ‘nin en sonunda olduğunu belirtmek isterim.
Nerede bu otel diye panik olmayın J
Ve hemen ilerisinde de zamanının en ünlü otellerinden İmperial Otel bulunmakta.
Atatürk’ün kalmış olduğu Carlsbad Otel zamanında tedavi amacıyla buraya gelen
birçok ünlü ismi misafir etmiş. Tolstoy, Sigmung Freud, Betthovan bu isimler
arasında. Otelin girişinde duvarda temsili olarak Mustafa Kemal ismini görmek
bizi oldukça duygulandırıyor. Otel görevlisi Türk olduğumuzu anlayarak, bize
fotoğraf çekmeyi teklif ediyor . Ayrıca otele girip gezebileceğimizi de
söylüyor. Otel resepsiyonunun yanında bulunan kat yazılarında Ataturk Lounge
yazısını görüp seviniyoruz fakat gezip görülecek bir oda veya mekan olmadığını
öğrenince de oldukça üzülüyoruz. Atatürk 1918 yılında tedavi amacıyla Karlovy
Vary’de bulunmuş. Burada kısa süreli de olsa Fransızca ve Almanca dersleri de
almış. Kaldığı 1 ay boyunca tutmuş olduğu da bir günlüğü var. Günlük
yazılarının öncelikle yayınlanmasını istememiş fakat daha sonra Afet İnan’ın
iknası ile üzerinde gerekli düzenlemeleri yaparak ona teslim etmiş ve yayınlanması
için de izin vermiş.
‘Mustafa Kemal
Atatürk’ün Karlsbad Hatıraları’ isimli bu kitapta 1 aylık zaman diliminde
kaleme almış olduğu günlükler de yer almaktadır. Bilinen göre 2 gün sadece
Fransızca olarak kaleme alınmış günlüklerdir. Atatürk’ün isteği üzerine de
kendi fikirlerinden çok tarihe ışık tutacak nitelikteki kitap alıntıları ve
tahlillerin yayını yapılmıştır.
Ve Carlsbad Otelin ihtişamlı görüntüsünü geride bırakıp
geriye doğru yola koyuluyoruz.
Karlovy Vary özellikle kış sezonun da oldukça sessiz.
Açıkçası yemek için ve kahve molası için kısıtlı bir alan var. Yaz sezonunda
cıvıl cıvıl olduğunu tahmin ediyoruz. Venezzia Pizzeria’da haftasonu olması
sebebiyle sadece pizza üretimi olduğunu öğreniyoruz, halimizden de memnunuz, Yumurtalı
Ispanaklı ve 4 peynirli pizza siparişimizi verip beklemedeyiz. Bayılmasak bile
beğeniyoruz, en azından karnımız doyup enerjimiz yerine geliyor. O gün tüm
turistlerin buraya yemek yemeye geldiğinde de şahit oluyoruz böylece J Garson oldukça ilgili
ve güler yüzlü. Fiyatlarda oldukça güzel, Orta boy diye sunulan pizza sadece
135 Czk ve bira 65 Czk. 35 Czk kadar da servis ücreti alıyorlar ayrıca.
Karlovy Vary’e gelip buraya has kağıt helvadan yemeden asla
dönmeyin. Aslında kağıt helva satılan pek çok nokta var. Fakat biz öyle bir yer
keşfediyoruz ki üretimi de izleyebileceğiniz, buram buram kağıt helva ve
içeriklerinin kokusu yayılmış halde bir dükkan düşünün. Hemen girişten yukarı
çıkan sokaktan biraz yukarda ve sağda. 2 bayan işletiyor. Biri üretimi yaparken
diğeri satış ile ilgileniyor. Sadece 10 Czk ile bir adet kağıt helva minik
peçetesi ile satılıyor J
peçeteye hayran kaldım, ne tasarruf J
Önce 1’er adet çikolatalı alıp ayrılıyoruz fakat tekrar geri dönmemiz an
meselesi. Harika kağıt helvadan hem elimize hem de paketli olarak alıp buradan
ayrılıyoruz. Kağıt helvanın pek çok çeşidi bulunuyor.
Kağıt Helva Çeşitleri
Şirin mi şirin KARLOVY Vary’de sigara içmek tüm kentte yasak
J En çok bunu seviyorum.
Tam anlamıyla dumansız bir hava sahası. Karlovy Vary’i tepeden görmek
isteyenler için Diana Tepesi’nden panoramik bir gözlem tavsiye edilir. Doğa
harikası Karlovy Vary için belki daha fazla zaman ayırabilirsiniz. Bizim
seyahatimiz kısa olması sebebiyle yol ile birlikte geçen 1 gün olarak zaman
ayırdık. Bu sebeple doğanın içinde çok yoğun zaman geçiremedik. Biraz daha
koşturmalı olarak gezmiş olduk. Ama kış sezonun için bu zaman dilimi de
yeterli. Zamanı etkili kullanırsanız görmeniz gerekenleri görebilir ve
yapılması gerekenleri de yapabilirsiniz. Zamanınızı iyi değerlendirin. Eğer
kaplıcalarda vakit geçirmek istiyorsanız zaten en az 1 gece konaklamanız
gerekecek.
Karlovy Vary günümüz burada sona eriyor. Dönüş treni için
yola koyuluyoruz. Tam vaktinde trenimiz geliyor ve Prag’a dönüyoruz.
Batı Bohemya’nın incisi Karlovy Vary’e mutlaka gidin, bir
ibrik alıp yol boyu kaynak sularının tadına bakın, bol bol fotoğraf çekin.
Kağıt helva yiyin, Carlsbad Oteli mutlaka ziyaret edin… Tepla Nehri kenarında
yürüyerek keşifler yapın.. Bu küçük Çek şehrini adım adım yaşayın..
Sevgiler.
#gamzenika #gamzenikaprag #karlovyvary #gamzeakin #gamzeninblogu #blogger #blog #Prag #prague #praha #praga #travel #trip #food #seyahat #yemek #karlovyvary #Bohemya #gamzeninnotlari #honeymoon #tour #İstanbul #turkey #turkiye #izmit #seyahatnotlarim
7 Şubat 2017 Salı
Datça İçin Yollardayız :)
İzmit’ten Ege’ye doğru bir yolculuk düşünün. Uzunca bir yol, erkenden yollara düşmüşüz, sokaklar sessiz ve yollar sanki sadece bizim. Hiçte uzun gelmiyor böyle olunca. Hızlıca İzmir’e ulaşma niyetindeyiz. İzmir söz konusu olunca akan sular duruyor. Güneşli mis gibi bir sabah İzmir’e ulaşmış bulunuyoruz. Kahvaltı yapma niyetiyle Bornova’da güzel bir mekan arıyoruz fakat bayram olması ve biraz erken saatler olması sebebiyle açık bir yer olmadığını görüyoruz. Konak’a doğru yol alıyoruz. Kordon boyunca sıralanmış şahane kafeteryalar arasında seçim yapmamız gerekiyor fakat inanılmaz bir kalabalık var. Bornova’da gördüğümüz sessizliğin aksine Konak oldukça hareketli. Çok seçenek olunca seçim oldukça zor oluyor. İzmir’de çok fazla oyalanmadan Datça için yolumuza devam ediyoruz. Datça’da Villa Kızlan Ova otelinde konaklayacağız. İşletme sorumlusu biz yoldayken arayıp tavsiyeler vermeye başlıyor bile Biraz gezerek yola devam edeceğimizi ve biraz gecikmeli geleceğimizi bildiriyoruz. Datça yol boyu doğa harikası. Öyle güzel bir yol ki gitmelere doyum olmaz.. Uzun uzun ağaçlıklar arasından Söke, Marmaris derken yol alıyoruz. Bir an önce kavuşmak istediğimiz doğru, fakat yol öyle güzel ki gittikçe gidesi geliyor insanın. Datça’nın uzaklığı ve zor bir yolculuk olması sebebiyle tercih etmekte zorlananlar olduğunu biliyorum. Fakat bu güzelliklere değer, mutlaka deneyin.
Yol boyu keçi sürüleri, koyun sürüleri size eşlik ediyor olacak. Bir köy çeşmesinden su içip, yolda kahve çay içebileceğiniz nezih mekanlara da uğrayabilirsiniz. Nihayet harika bir yolculuk sonrası cennetteyiz. Henüz gezmedik bilmiyoruz ama cennet kokusu her yerde.. Villa Kızlan Ova hemen girişte sağdan bir köy yolu üzerinde bizi bekliyor, harika bir karşılama ile.. Sanki bu insanları yıllardır tanıyoruz, sanki bizim evimiz, açıkçası bu zamanda böylesi iyi insanlar da var mıydı demekten kendimizi alamıyoruz.. Şaşkınlık içinde otelimize yerleşip gezme planları yapmaya başlıyoruz. Bu konuda bize oldukça yardımları oluyor. Ünal Bey kısa süreli kalacağımızı bildiğinden dolayı neyi nasıl yapmamız gerektiğini tek tek anlatıyor. Özellikle ertesi 2 gün için oldukça sıkı tavsiyeleri var. Biz de güvenerek bu rotada ilerlemeye karar veriyoruz. Datça’da ilk akşamımız mini bir merkez turu ile başlıyor. Sahil cıvıl cıvıl, insanlar yürümekte zorlanıyor diyebileceğim bir kalabalık var hatta.. Yine de güzel, yine de cennet. Sahil boyu balık restoranları, seyyar satıcılar, yaz aylarının vazgeçilmezleri mısır tezgahları, şekerciler,dondurmacılar.. Her yer rengarenk, her yer neşeli.. Sahil sonunda meydanda dikkatimizi çeken müziğe doğru ilerliyoruz ki bir konser karşılıyor bizleri. Herkes eğleniyor, hatta dans edenler bile var..
Müziğe kaptırıp biz de burada zaman harcıyoruz. Burdan Marina’ya doğru yol alırken pek çok Pub, Cafe, Bar sokaklarda dikkatlerden kaçmıyor. Marina’da da güzel mekanlar yerini almış. Burda da bir kahve içip turumuza devam ediyoruz. Akşam tezgahlardan el yapımı takılar, hediyelikler almadan dönmeyin. Ertesi günler bunlara vaktiniz olmayabilir. Datça’da 2.günümüz Ünal Beyler’in harika köy kahvaltısı ile başlıyor. Güne güzel kahvaltı ile başlamanın da mutluluk ile bir ilgisi olmalı elbette.. Bu sırada Ünal Bey tavsiyelerine devam ediyor. En başta koy koy gezmemizi her koyda kısa da olsa durmamızı tavsiye ediyor. Koyların sonunda ise muhteşem tarihi ile Knidos’u ziyaret etmeden dönmememizi tavsiye ediyor.
Ve başlasın Datça koylar turu Kargı Koyu, İnceburun, Hayıtbükü, Ovabükü, Palamutbükü, Akvaryum Koyu ve Knidos sırasıyla, sindire sindire, her birinde denizin ve güneşin tadını çıkararak ziyaret ediliyor. Koylarda deniz sanki akvaryum, baliklarla birlikte yüzmek gerçekten paha biçilemez bir nimet. Hayıtbükünde karnımız acıkınca deniz mahsüllerinden güzel yemeklerle açlığımızı gideriyoruz. Yine dağ yollarından keçilerle birlikte devam ettiğimiz rotamızda Knidos var, biraz mesafe var diye kararsız kalsakta Ünal Bey’in skaın Knidos’u görmeden dönmeyin dediği kulaklarımda çınlıyor
Yola devam ediyoruz. Vardığımızda açık denizde tarihi bir liman gibi Knidos karşımızda. Kapıda müze girişi var. Saat çok erken olmamasına rağmen oldukça kalabalık. Antik tiyatrolar, Sur yapıları, pek çok tarihi kalıntı , ve çalışmalar hala da devam ediyor. Hayranlıkla devam ediyoruz. Knidos eski bir Ege Limanıymış, tarihte Yunan halkı için de oldukça önemli bir limanmış. Bugün de Akdeniz’den Karadeniz’e giden tüm gemiler Knidos’tan geçerek yol alıyor. Eski zamanları düşünürseniz de dinlenmek, erzak temin etmek, hatta kötü havalarda sığınacak bir limanmış. Antik çağda önemli bir bilim merkezi olarak kullanılan Knidos dönemin en önemli Gözlemevine de ev sahipliği yapmış. Knidos ile ilgili detaylı araştırmalar yapılarak daha kalıcı bir yazı da yazılabilir diye düşünerek Datça turumuza kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Dönüşte akşam yemeği için tercihimiz İmren Lokantası oluyor. Eğer rezervasyon yapmadıysanız Datça akşamının sezon günlerinde aç kalabilirsiniz. Özellikle sahildeki balıkçılarda yer bulmak hemen hemen imkansız, ev yemekleri konusunda oldukça başarılı olan İmren Lokantası’nda bahçede uygun bir yer ile halimize şükrediyoruz. Ve Datça’da son güne uyanmak..Sadece yaprak hışırtıları ve kuş cıvıltıları ile güne başlamak.. Özellikle Villa Kızlan Ova konumu itibariyle şehrin gürültüsünden uzak, gerçekten ruhunuzu dinlendirecek bir yer. Yine enfes bir kahvaltı ile başlayıp bunun son olduğunu düşünüp ciddi ciddi içimi bir hüzün kaplıyor. Bugün Oliva Farm ve Eski Datça Evlerini ziyaret edip dönüş için yola çıkacağız. Hep dediğim gibi en sevdiğim atasözü erken kalkan erken yol alır Kısa sanılan günlere kocaman seyahatler sığdırmak beni mutlu eden.. Yolumuzun üzerindeki Oliva Farm güzel bir zeytinlik bahçesine sahip, adından da anlaşılır üzere çeşitliüretimlerin yapıldığı bir çiftlik. Ayrıca satış noktası da mevcut. Zeytinden, zeytinyağından ve zeytin ağacından neler üretilebilirse bu mağazada bulabilirsiniz. Çalışanlar oldukça ilgili, kozmetik, gıda, dekorasyon adına
her şey mevcut.
Biraz alışveriş yapıp buradan Eski Datça Evleri’ne doğru yola çıkıyoruz.
Eski Datça gerçekten şimdiki Datça’dan daha bir güzel Daha sıcak daha samimi Evler sanki komşuluk daha samimi daha içten olsun diye inşa edilmiş.. Kedileri, köpekleri, taşları, toprağı ayrı.. Can Yücel’in de bir evi var.. Fakat müze değil Şu an o evde yaşayanlar var ve rahatsız edilmiş olmalılar ki kapıda bir yazı vardı ..
Sokak sokak gezip hayranlıkla fotoğraflar çekiyoruz.
Datça yazılara dökülecek kadar kısa ve anlatılacak kadar basit bir yer değil.. Bir daha bir daha gelmek lazım.. İnsanların samimiyeti, Ege’nin suyundan mıdır bilmem ama bu misafirperverlik gerçekten memnun edici.. Aklımız kalarak Datça’ya veda ediyoruz. Terapi gibi bir şey Datça Tatil demek yetersiz kalır. Yine yeniden görüşmek üzere. Sevgiler.
21 Aralık 2016 Çarşamba
Sea Fod Market,Bangkok
Bugün Gurmex yazılarımdan Sea Food sizlerle :) http://www.gurmex.com/sea-food-market-restaurant-bangkok-taylandda-ne-yenir.html
SEA FOOD MARKET, Bangkok, Thailand
Şeflerin Şöleni
Öyle bir mekan düşününki denizde ne kadar canlı varsa tezgahlarda ve canlı canlı karşınızda. Alın elinize bir market arabası ve başlayın alışverişe.. Çok açsanız, upuzun bir yoldan geldiyseniz, deniz ürünleri de seviyorsanız vay halinize, lütfen sakin olun İnanın porsiyonlar fazla gelecek, lütfen her çeşitten almaya çalışıp azar azar alın, tavsiye
Market arabasını kapan iş başında
Deniz ürünleri sevenler olarak çok büyük hayallerle gidiyoruz Sea Food’a.. Daha mekan girişinde şef aşçıların şovlarını görünce zaten olmamız gereken yerde olduğumuzu da hemen anlıyoruz. Alabildiğine mavimsi bir iç mekan, çiçek aksesuarları yoğunlukta, sanki okyanusun içindesin hissiyatı veriyor. Oldukça kalabalık, market havasında, herkesin elinde bir araba, tezgah başında seçimde.
Okyanusta Yemek Misali
Mekanın felsefesi ‘If it swims, we have it’
Felsefe Açık ve Net
Bu felsefe ile yola çıkmışlar ve harika bir restoran yapmışlar, kişiler yiyecekleri canlıları beğenip seçip şef aşçılara emanet ediyorlar. Sonrası malum enfes lezzetler ile karşımızdalar.
Neler mi var? Yüzüyorsa bizde var diyor Sea Food Aklınıza gelen tüm deniz canlıları burada.. İster canlı canlı seçim yapın, ister diğer türlü. Kalamar, karides, yengeç, midye, enfes balık çeşitleri.. Seçmekte epey zorlanıyoruz, fakat özellikle belirtiyorum, az az seçim yapıp her şeyin tadına bakmakta fayda var. Hatta ekip olarak gidildiyse herkes ayrı bir ürün de seçebilir. Fazlasıyla yetecektir. Porsiyonlar oldukça büyük. Tavsiyem de bu yönde.
Henüz Sofraları Süslemeden Yengeçler
Muazzam Bir Çalışma
Az Sonra Yenecek
Menümüzü Seçiyoruz
Kalamar kesinlikle tercih edilmesi gerekiyor diye düşünüyorum, yalnız az önce de belirttiğim üzere lütfen porsiyonlarınızı küçük tutun aksi halde geride bıraktıklarınız için çok çok üzüleceksiniz. Biz balık ve karideste tercih ediyoruz. Ayrıca yöresel bir de yeşillik salatası, özel sosu ile hazırlanıyor. Özel bir ekmek siparişi de veriyoruz, fırında kızartılarak sarımsaklı sos ile gelecek şekilde. Tezgahta seçmiş olduğumuz balığımız poşette hala canlı Olacak iş değil, yemeğe kıyamayacağım, hayır yapamam falan desem de açlıktan ölmek üzereyim, bunları düşünmek istemiyorum
Sea Food Kombini
Sea Food seçim yapmakta zorlananları da unutmamış bir kombin tabak yapmış, midye, kalamar, karides ve yengeç içerikli.
Market bölümünde sebze reyonu da mevcut. Arzu ettiğiniz her çeşit salatayı yapmanız mümkün.
Salata Bölümü
Biz yöresel yeşillik ile hazırlanan ve sotelenerek yapılan salatayı tercih ediyoruz. Bu salata Gündüzsefası diye bildiğimiz Morning Glory çiçeğinden yapılıyor, acı biber ve sarımsak ile sotelendikten sonra soya sos ile ılık servis ediliyor.
Salata Bölümü
Ürün seçimleri yapıldıktan sonra beklemeye geçiyorsunuz. Oldukça samimi bir ortam var, mavi kırmızı kareli masa örtüleri ile sıcacık bir hava. Her masada özel acı soslar ve dilimlenmiş limler (yeşil mini limon) zeytinyağı ile birlikte mevcut.
Servis hızı oldukça güzel, bunca kalabalığa rağmen pekte beklediğimiz söylenemez. Masamız donatılmaya başlanıyor. Seçimlerimiz sırasıyla bizimle
Fırında Sarımsaklı Yağlı Ekmek
Sarımsaklı kızarmış ekmeğe bayılıyoruz, acı sosa bandıra bandıra bu tada varıp karnımızı doyurmak istemesek de kendimizi zor tutuyoruz.
Acı biber ve sarımsak ile sotelenmiş Morning Glory Salad da ilk gelen ürünlerden, oldukça doyurucu bir sebze yemeği gibi.
Glory Morning Salad
Ardından yine özel barbekü sosu ile hazırlanan midye tava geliyor ki evlere şenlik… Tam bir lezzet şöleni.
Barbekü Soslu Midye Tava
Kıvırcık üzerine yatırılmış kızarmış karides, özel sosu ve salatası ile kalamar.
Balıklar biraz daha gecikmeli geliyor ki zaten bizler de hemen hemen doyma durumundayız.
Karnımız doymuş, keyfimiz yerinde. Ben hala Sea Food şokundayım. Kesinlikle harika bir deniz restoranı. Böylesi yok diye düşünüyorum. İyi ki yolumuz düşmüş ve iyi ki tercih etmişiz. Resmen bayılıyorum.
Benim tavsiyem Bangkok’a gidip Sea Food’da yemek yemeden kesinlikle dönmeyin. O ortamı solumak, sepetinizi alıp tek tek seçimler yapıp şefleri izlemek, ve masanın gözü doyurduğu şekilde mideyi de doyurması paha biçilmez. Ayrıca fiyatlar da çok uçuk değil.
Mutlaka gidin, Tai soslarının enfes tadına varın.. Doyasıya deniz ürünü yiyin, yemedik denemedik demeyin Ayrıca belirtmek isterim ki Sea Fodd Market özellikle MSG(Mono Sodyum Glutamat ) tatlandırıcı maddesini kullanmadan üretim yaptığını belirtiyor. Enfes sos lezzetlerini katkısız olarak ürettiklerinin garantisini de veriyorlar.
Uğrarsanız bizi de hatırlayın.
Sevgiler.
http://www.gurmex.com/sea-food-market-restaurant-bangkok-taylandda-ne-yenir.html
Seafood Market and Restaurant Co.,Ltd.
89,Sukhumvit Soi 24(Kasame), Sukhumvit Rd., Klongtoey,Bangkok 10110,Thailand
Tel : 022612071-5, 026611252-9, 022596580-1
Fax : 02-2594601
#Bangkok #Phuket #seafood #bangkoktaneyenir #gamzeninblogu #gamzenika #gamzenikaphuket #gamzeninnotlari #gamzeakin #tailand #Tayland #seyahat #trip #yemek #gurme #travel #food
4 Aralık 2016 Pazar
Kartepe'de Pazar Keyfi
Kış günlerinde şehrin keşmekeşinden kurtulmak istiyorsanız Kartepe harika bir seçim olacaktır. Fazla teferruata girmeden sıkı sıkı giyinip biraz sucuk biraz ekmek alıp yollara düşmekte fayda var. Aracınızın kış şartlarına uygun olması da oldukça önemli. Aksi halde epey macera yaşayabilirsiniz:) Güneşin batışı erken saatlerde olduğundan gün ışığını kaçırmamaya dikkat etmek gerekir. Maşukiye köyünden almak istediklerinizi de alabilirsiniz. Köyde bulunan kasaplar ve ekmek fırını oldukça güzel. Nevaleleri alıp Kartepe doğru yola koyuluyoruz. Yol boyu hiç kar olmamasına üzülerek devam ederken yer yer beyazlıklar karşılıyor bizi... Zirveye doğru çıktıkça yoğun bir kar tabakası ve pazar günü olması sebebiyle kalabalık mevcut. Kızak ile kayanlar, mangal keyfi yapanlar, çakırkeyif sofralar derken pek çok manzara var. Ailenizle birlikte rahatça gelebileceğiniz ve kar tadı alabileceğiniz güzel yerler. İster doğa ile başbaşa ister herhangi bir restoranda manzaranın tadını çıkarabilirsiniz. Özellikle karlı yerlerde mangal keyfini öneririm. Biz bunu tercih ediyoruz. Madem şehirden kaçtık doğanın tadını çıkarmakta fayda var. Bir kaç kez yolda kalma macerası da yaşayarak kendimize uygun yeri buluyoruz. Mangalımızı yakıp sucuk ekmeklerin tadına vardıktan sonra karda yürüyüş ile bu anı taçlandırıyoruz. Fazla da donmaya gerek yok. Güneş battıktan sonra epey soğuk oluyor. İzmit'e yolu düşenlerin özellikle kış sezonunda Kartepe'yi görmelerini tavsiye ederim. İzmit için oldukça güzel bir fırsat olan Kartepe muazzam bir doğaya ve kış aktivitelerini gerçekleştirmeye olanak sağlayan kayak merkezine de sahip. Güzel bir pazar günü böylece sona eriyor desem de daha bir mekan ziyaretimiz olduğunu düşünürsek enerji toplamaya karar veriyorum. Mutlu nice pazarlar:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)